"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

22 Kasım 2013 Cuma

PROF. DR. ARİF KURTDEDE VE BİR TAVŞAN ÖLÜMÜ






           Ben Ankara'da ikamet eden ve tavşanı bir sorun yaşayan kişilere her zaman oradaki veterinerlik fakültesini ve tavşanlar hakkında kitap yazmış olan Prof. Dr. Arif Kurtdede'yi önerirdim. Kendisini asla tanımam, tanışmadım. Sadece internetten bildiğim kadarıyla önemli biriydi, birçok önemli araştırması vardı. Ben İstanbul'da yaşayan biri olarak dişi tavşanım Milky'yi Avcılar'da bulunan İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde kısırlaştırtmıştım ve sizinle her ayrıntıyı da paylaşmıştım. Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ragıp Kılıçarslan benimle ve tavşanım Milky ile inanılmaz ilgilenmişti, inanın bir babadan farksızdı, kendisini ailemden biri gibi hissetmiştim. Ekibi de o kadar ilgiliydi. Yılda sadece 1-2 tavşan geldiğini söyleseler de yine de inanılmaz bilgiliydiler, kendilerine güvenim hep sonsuzdur. İstanbul olsun başka bir il olsun veterinerler maalesef tavşanlar hakkında çok bilgisizler bunu hep söylerim. Allah korusun önceden tavşanlardan anlayan birini bulmadıysanız tavşanınıza acil birşey olsa sadece Allah'a emanettir. Çünkü tavşan besleyenlerin sayısı azdır, kedi köpek kadar çok değildir bu yüzden de tavşanlarla ilgilenmek para getirmez, onlarla ilgili araştırma yapmaya ne gerek vardır, sanki tavşanlar da canlı değildir.. O yüzden de hep veterinerlik fakültelerini öneririm çünkü oradaki profesörler arasında tavşanlar hakkında araştırma yapmış kişiler de oluyor. Esas konuya gelirsek; 
             Bloğumda demin bir yorum gördüm. Kendisi iştahsız ve hasta olan tavşanını Prof. Dr. Arif Kurtdede'ye götürmüş ama kendisi ilgilenmemiş, öğrencisini görevlendirmiş, öğrencisi ise serum takabilmek için 15 dakika tavşanın damarını aramış ama bulamamış, sonunda da tavşanın kulağından girmişler. Tavşan bunun sonucunda aşırı strese girmiş. 1 gün sonra da tavşan maalesef ölmüş. bu olaya çok üzüldüm ve şaşırdım. Kendi başıma gelse Allah korusun ama ortalığı yıkacak şekilde sinirlenirdim. Tavşanını kaybeden kişi de çok haklı. Öğrenciler tavşanlar hakkında fazla birşeyler bilmezler, damarını bile bulamamışlar, neden bu profesörümüz tavşanla ilgilenmemiş ya da öğrencilerine çok güvenmiş anlayamadım. Olmadı öğrencisi yaparken başında durabilir, beceremiyorsa kendi yapabilirdi. Sonuçta tavşan 5 yaşında yaşlı bir hayvanmış yani riskli evrede. Ayrıca zaten tavşanlar çok strese ve şoka giren narin hayvanlar. Tavşan 1 saat kadar serum verildikten sonra 1 gün içinde ölmüş. Gerçekten çok üzüldüm ve hukuki yollardan hakkını aramasını isterim.

6 yorum:

  1. merhabalar, öncelikle blog için size teşekkür ederim özellikle hayvan kürkü kullanımına karşı yazılarınızı takdir ediyorum. ankara üniversitesi veteriner fakültesi birinci sınıf öğrencisiyim, 7 aylık erkek bir tavşanım var. olayın nasıl meydana gediğini tam olarak biliyor musunuz anlamadım. açıkçası 'ilgilenmemiş' ibaresi pek tatmin edici gelmedi bana, çünkü hiçbir veteriner hekimi'nin, özellikle köklü bir üniversitede profesörlük yapan bir hekimin hastasıyla keyfiyen ilgilenmemesi gibi bir şeyin mümkün olduğunu sanmıyorum. meslek etiği denen bir şey var ki bunu zaten fakülte hocaları klinisyen hekimlerden daha iyi bilirler. sonuçta siz de neden ilgilenmediğini anlayamadım demişsiniz. yazdığınız yazıda daha net bilgiler verebilseydiniz keşke ama sanıyorum size anlatılanlar da bu kadar. gelelim hekim bilgisizliği konusuna :) eğitim gördüğümüz 5 yıl boyunca -ki bunu üst sınıflar daha iyi bilirler ben çok yeniyim- o kadar çok bilgiyle yüklenmemiz gerekiyor ki gerçekten fakülte öğrencisi olmayan birinin bunu anlaması çok zor. en basiti biz beşeri hekimler gibi tek bir canlı üzerinde çalışmıyoruz ve çalıştığımız hastalar birbirlerinden tamamen farklılar. biz sadece hastalarımızın tedavisiyle de ilgilenmiyoruz bunun yanında onların nasıl beslenebileceği ne gibi yemlerin kullanabileceğimizi, tarım ve hayvancılıkta onlardan nasıl yararlanabileceğimizi, onlardan elde ettiğimiz ürünlerin insan beslenmesinde nasıl kullanabileceğimizi öğreniyoruz. zihninizde canlandırmanız için söylüyorum tüm bunları, aslında mesleğin gerektirdikleri saymakla bitmez. en kötüsü de ne biliyor musunuz? bizim tek bir alanda uzmanlık yapma lüksümüz yok. bir beşeri hekim, göz doktoru olduğunu hastalığınızın onun uzmanlığına girmediğini rahatlıkla söyleyip sizi alanında uzman hekimlere yönlendirebilir. ama bizde durum çok farklıdır her hayvanın her şeyiyle ilgili eksiksiz bilgili olmamızı isterler ama buna uygun eğitim verilmez.fakülteden mezun olanlar hastalarının dahiliyecisi, fizik tedavicisi, ortopedisti, jinekoloğu, ebesi, bakıcısı, diyetisyeni, cerrahı kısacası herşeyidir. bir veteriner hekimi ben kediden köpekten anlıyorum tavşandan anlamam derse kötülenir hasta sahipleri gözünde yetersiz hekim oluverir. peki neden kedi köpekten anlıyor bu hekimler? çok basit: ülke şartları. her meslek sahibi insan para kazandığı alana yoğunlaşır bunu yapması gerektir çünkü. sonuçta kimse para içinde yüzmüyor insanların ailelerini geçindirmesi gerek. içinde bulunduğumuz bu yılda beşeri hekimlere bile saygısız davranan insanlar var. bizde de hastalarımızın beraberlerinde getirdiği, sadece internetten kulaktan dolma forumlardan bilgilendiğini sanan ve karşısındakinin bir hekim olduğunu unutup onunla tedavi ücreti konusunda pazarlığa giren hasta sahipleri var. bazıları bununla da kalmayıp orda burda hekimleri karalayıcı ifadeler de bulunuyor. o elinle chihuahuasıyla gelen sözde elit insanların hekime karşı ne kadar çirkefleştiklerini görseniz hak verirsiniz eminim. diyelim ki veteriner hekimi kedi köpek dışındaki başka evcil hayvanlar hakkında da teorik bir donanıma sahip ama uygulama konusunda yeteri kadar imkana sahip olamamış. mesleki beceriler zamanla öğrenilecek şeyler sonuçta, hele ki size bir can emanet ediliyorsa. gittiğiniz hekimin daha önce evcilinizin türüyle ilgili çalışma yapmadığını söyleyip hastayı kabul etmemesi daha hayırlı, hekimin daha önce yapmadığı bir operasyonu kabul edip hastasının ölümüne sebep olmasının önüne geçer bu. kısacası veteriner hekimi'nin bilgisizliği diye bir şeyi gelecekteki mesleğim ve meslekdaşlarımı göz önünde bulundurarak kabul etmiyorum. çünkü bu yetersizlik hekim kaynaklı değil malesef eğitim sistemi kaynaklı. sizi yeterince sıktım sanırım :) blog için tekrar teşekkür ediyorum. luna bey benden uzakta istanbulda ailemin yanında eminim selam söylüyordur oralardan biyerlerden :) hoşçakalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, Tawşi'nin Dünyası bloğunda en kısa yorumla tarihe geçtiniz ve sizi bir daha kimse geçemez diyebilirim :)) Tabi Prof. Dr. Arif Kurtdede de yazarsa bilemem :) Bloğumuzu geleceğin bir veterinerinin takip etmesi çok güzel.. Olay bana yorumla bildirilmiştir, blogta gözükmektedir. Ankara'da olan bir olayı İstanbul'da oturan bir kişi elbet tam bilemez ama sonuçta bu kişinin tavşanı, biricik dostu ölmüş o yüzden çok üzüldüm. Ben iki tarafı da tanımam, sadece profesörümüzü internet yoluyla yazılarından, kitabından tanımaktayım o kadar, en azından kendisini tavşanlardan anlayan biri olarak Ankaralılar'a çok tavsiye etmişimdir. Sizin de hocanız sanırım.. Ben sadece hayvanların tarafını tutarım. Ben de hep 5 yaşımdan beri veteriner olmak istemişimdir ve hep veteriner aile dostları arasında büyümüşümdür, ilkokulda kedilerime aşılarını ben yapardım mesela bu yüzden kitaplarınızı, derslerinizi kısmen biliyorum diyebiliriz çünkü AÖF'ün Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümüne bile geçiyordum. Ama size tabi ki hak veriyorum çünkü onlarca hayvan hakkında farklı dillerde, daha önce hiç bilmediğiniz zorluktaki konular hakkında eğitimden bahsediyoruz. Hekim bilgisizliği konusunda çok hassasımdır çünkü anneannem yanlışlıkla ayak nasırından küçük bir parça kesti diye ünlü bir devlet hastanesinde yanlış ve günler süren alkol koyma olayından kangren olan ayağı ünlü bir profesörce tamamen bir yanlış tedavi uğruna ve çok kötü üsluplar eşliğinde kesilmişti. Ya da Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi birincisi kızımızın "Bir kadavra göremeden mezun olduk ve sizin doktorlarınız olacağız ama bilgilerimiz o kadar sınırlı ki.." demesi daha dün gibi kulağımdadır. Tabi buradaki sorun eğitim sistemidir o yüzden sağlık olsun başka alan olsun hep şüpheyle yaklaşmışımdır. Asla da tüm veterinerlerimiz böyledir demiyorum asla ama yakın veterinerlere bile neden tavşanlarla ilgili bir araştırma veya eğitime girişmediğini sorduğumda tek cevap para oluyor bu da artık çok canımı sıkıyor. Ben o zaman neden trilyonluk kazanç getirecek filmler çekmek yerine günde 5 saatimi ayırıp hiçbir çıkar sağlamadan bu blogla ilgileniyorum ya da ileride sahipsiz ve terk edilen hayvanlar için parklara benzeyen doğal yaşam merkezleri kurmayı planlıyorum, hayvan ticareti yapanlara, ölüm yasasını meclisten geçirmek isteyenlere savaş açıyorum, bir barınak tarzı rehabilitasyon merkezinde yüze yakın iyileşmiş ve birçok yavru cins köpeği fotoğraflıyorum ölüm yasası öncesi sahiplenilsinler diye ama oraya giden veya arayan yüzlerce kişi olumsuz yanıt alıyor sonradan öğreniyoruz ki veterineri ve etrafındaki bazı kişiler bu köpekleri satıyormuş o yüzden, bir belediyenin rehabilitasyon merkezi burası düşünün ve ortaya böyle çıkardık, açığa alınma sonrası ise o veterinerler hala işbaşı yapmaları ayrı üzücü, herşey para değildir ki.. Ben sadece bunu anlatmaya çalışıyorum. Zaten herkesin farklı bir hayvan konusunda bloğu veya araştırması olsaydı gerçekten çok farklı yerlerde olurduk. Bu arada veteriner fakültelerinin bu yanını bu yüzden çok seviyorum, sağ bina doğum ve jinekoloji, sol bina dahiliye, onun yanı üroloji.. gibi inanılmaz güzel ayrılmışlar. En azından onca eğitim sonrası en yatkın olunan alanı seçebilmek fakültelerde güzel. Tabi ki halkımızda maalesef çok cahil kişiler de bulunmaktadır. Yoksa bunca hayvana kim eziyet ediyor, öldürüyor, terkediyor? Kulaktan dolma bloglar olduğu kadar donanımlı bloglar da vardır yalnız çünkü bazen veterinerlerin sitelerdeki cevaplarına bakıyorum o kadar baştan savma ve alakasız yorumlar ki başkasına mı yazdırıyorlar diye düşünmüyorum değil.

      Sil
    2. Mesela ben hep veteriner olmadığımı yazar ve hatırlatırım çünkü çok önemli sorular geliyor ama daha basit konularsa veya ben yaşamışsam yardımcı olmaya çalışırım, aile dostumuza danışır veya İngilizce kaynaklara, tezlere danışırım. Çünkü maalesef sırf tıbbi soruları yanıtlasın diye bir veteriner tutma lüksüm yok ama tabi sizler gibi veteriner adaylarının ve veterinerlerin boş vakitlerinde ara sıra çok hayati sorulara da yorum yapmasını, destek olmasını isterdim. Bir can bir candır diye düşünüyorum çünkü.. O zaman size örnek vereyim, Milky'yi öncelerde bir hayvan hastanesine götürmüştüm 50 yaşlarındaki veteriner bana "Bu tavşanın derisi niye bu kadar ince, sabah beyaz, dik kulaklı, büyük bir tavşan geldi böyle değildi çok kalındı." demişti ben de kızımı oradan kaçırmıştım. Tavşanlar sadece Yeni Zelanda'dan ibaret değildir ki.. En azından Bugs Bunny farklı, grili filan, oradan bir çıkarım yap :) Hollanda Lop tavşanını hiç bilmeyebilirsiniz ama mantık kurabilirsiniz bu tavşanın kulakları aşağı doğru ve ufak bir tür, İran kedisi gibi garip birşey, demek ki farklı bir tür bu.. Tarabya'da ünlü bir klinikteki veterinerin ise; "Kedinize siz dikiş atabilir misiniz?" demesi de bonustur. Yazlığımızda bir köpeğin ayak bandajını aşırı sıkı yapıp kangren olup kesilmesini sağlayan veterineri unuttum maalesef.. Bunlar birkaçı.. Yani böyle örnekler de oluyor. Tabi ki öyle demeliler, bir tanıdığımın başına gelmiştir ki, Zeytinburnu'nda yine çok ünlü bir klinikte narkoz dozunu ayarlamayı bilmeyen bir veteriner tavşanı kısırlaştırırken öldürmüş, bu en çok rastlanan olaylardandır. Keşke ben daha önce kısırlaştırmadım bilmiyorum diyebilseymiş. Aksine ilgi gösterip yorum yaptığınız için ben teşekkür ederim, ne demek, Luna, Tawşi ve Milky'ye iyi olduğunu bildirmiş :) Eğitim hayatınızda başarılar dileriz.

      Sil
    3. teşekkür ederim :) sizin de bahsettiğiniz gibi malesef hekimliğin kutsallığının farkına varamamış, yaptığı mesleği yalnızca ticari bir gelir olarak görenler var. ben onlara veteriner hekimi demeyi doğru bulmuyorum herhangi bir esnaftan farkları yok çünkü. işte bu yüzden hasta sahiplerinin evcilini emanet edeceği hekimi ve kliniği dikkatli seçmesi gerekiyor, daha önce yapmadığı bir operasyona kendinden çok emin bir şekilde yaparım diyorsa oradan acilen uzaklaşmalısınız :) arif hocayla birebir iletişimde bulunmuşluğum yok ama okulumdaki diğer hocalarımı göz önünde bulundurarak söyledim bunları çünkü veteriner fakültesinde akademik kariyer yapmak isteyen öğrenciler - ilerki zamanlarda benim de düşündüğüm bir mevzu bu jinekoloji bölümünde- tamamen kendilerini mesleğe adamış insanlardan oluşuyor. zaten onun dışında hayvan sevmeyen ve nasıl oluyorsa 'yanlışlıkla' bu fakülteye girmiş insanlar var, açıkçası ben bu tip insanlara can emanet edilmesinden korkuyorum. o yüzden gidilecek hekimi araştırmalısınız ya işte. eğitim sistemi kaynaklı problemlerden biri de şu: ülkemizde çok fazla veteriner fakültesi var -yaklaşık 25 e dayanıyor- ve en kötüsü de köklü olmayan fakültelerden mezun çoğu insan hayvana dokunmadan mezun oluyor. evet teorik donanımı tam olabilir belki ama bunu bir de pratik kısmı var. diğer ülkelere bakacak olursanız veteriner fakültesi sayısı iki elin parmaklarını geçmez. hatta bazılarında yalnızca tek ve köklü bir fakülte vardır. malesef bizde ki duruma bakın. bu fakülteleri açan devlet, veteriner fakültesini açtığı yerde hayvancılığın gelişeceğini filan düşünüyor ama bu yalnızca yetersiz hekim yetiştirmekten başka işe yaramıyor. fakültelerde bilgi tam olarak veriliyor ama iş pratiğe gelince iyi bir veteriner hekimi olabilecek insanlar yetersiz bırakılıyor. bu ülkede bazı şeylerin değişmesi lazım yoksa diğer şekilde bu olanlar mesleği karalamaktan öteye geçmiyor. bu arada günün tavşanı için Luna nın bebeklik fotoğraflarından birini verebiliriz :)

      Sil
    4. Evet çok haklısınız daha hayvandan nefret eden, onu rant kapısı veya çöp torbası gibi gören, korkan veteriner dolu, o kadar çok şahit oldum ki.. Bu insanlar nasıl oluyor da veteriner oluyor anlamak çok zor. Herkes veteriner hekimini çok iyi araştırmalı ve hangi hayvanı varsa gerçeten ondan anlayan birini bulmalı.. Bu konuda da devlete çok iş düşüyor sanırım birçok veterinerlik fakültesi kapanmalı çünkü bu iş oyuncak değil, işin ucunda bir can var. Tabi hayvanlar hiçbir siyasi partinin umrunda değil çünkü hayvanlar oy veremiyor, boşuna gider kapısı onlar için maalesef.. Buraya Luna'nın fotoğrafının olduğu bir linki yapıştırısanız günün tavşanı olur elbet :) Teşekkürler, hoşçakalın.

      Sil
  2. en sevdiğim fotoğrafı veriyim o zaman :)
    http://u1311.hizliresim.com/1h/s/uubcn.jpg

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.