"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

30 Kasım 2013 Cumartesi

GÜNÜN TAVŞANI


Losi  :)






FARLI TAVŞAN AVINA YASAK :)




İNSANLIK İÇİN TAVŞAN HUKUKU

     2 yıl önce farla kaçak av yapan ve görüntüleri Facebook’ta paylaşan işadamı K.Ç., 200 bin liralık cipinden oldu. Görüntülerin izlenmesi üzerine cipin mülkiyeti kamuya geçirildi. Kaçak avcı kararın durdurulması için mahkemeye dava açtı. Sulh Ceza Mahkemesi reddetti. K.Ç. bunun üzerine Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurdu. Asliye Ceza da davayı reddedince cipe el koyma kararı kesinleşti. Orman Bakanlığı da cipin satışı için yazışmalara başladı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kara Avcılığı Kanunu’na dayanarak, 2 yıl önce cipinin farından yararlanarak, gece yasadışı tavşan avlayan işadamı K.Ç.’nin 200 bin lira değerindeki cipine el koydu. Mahkeme K.Ç.’nin cipini geri almak için açtığı davayı reddedince, bakanlık cipin satışı için işlemlere başladı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Eskişehir’de 1 Eylül 2011’de sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta K.Ç.’nin yaptığı yasadışı bir tavşan avcılığı görüntüsünü takibe aldı. Sayfanın hesap ayarlarında engel, yasak olmadığı ve herkese açık olduğu için görüntüler incelendi. 17 Ocak 2013’te olayın geçtiği Sarıcakaya ilçesi Dağküplü köyü Muhtarı Mustafa Zagum, Şube Müdürlüğü’ne davet edilerek görüntüler izletildi. Video görüntülerinde kepli olarak dikkat çeken kişinin köyde kasaplık yapan C.A. olduğu belirlendi. K.Ç.’nin yaylada vurulduğu anlaşılan tavşanla ilgili görüntülerden arazi tespiti yapıldı ve Sarıcakaya İlçe Jandarma Komutanı eşliğinde C.A. ile görüşüldü.
1219 LİRA DA CEZA
Görüntülerin izletilmesiyle C.A. 2011 Eylül’ünde K.Ç.’nin köylerine geldiğini, tavşan vurmak istediğini ve kendisine ait tüfek ile Bozaniç Yaylası kırsalında cipin farının ışığıyla tavşanı körleştirerek av yaptıklarını itiraf etti. 18 Ocak 2013’te K.Ç. ve C.A. hakkında 1219 lira idari para cezası ve tazminat uygulandı. 21 Ocak 2013’te K.Ç.’ye ait cipin mülkiyeti kamuya geçirildi. K.Ç. Sulh Ceza Mahkemesi’ne aracın mülkiyetinin kamuya geçirilme kararına karşı dava açtı. Mahkeme başvurunun reddine karar verdi. K.Ç. davayı bu kez Asliye Ceza Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, itirazın reddine kesin olarak karar verdi.
BAKANLIK SATIYOR
8 Temmuz 2013’te karar kesinleşti. Mahkeme tarafından Genel Müdürlüğe herhangi bir tebligat yapılmaması üzerine, 30 Ekim 2013 tarihinde ilgili mahkemeye müracaat edilerek sonucun kesinleştiği hakkında bilgi ve belge alındı. Mahkeme kararına göre yedieminde bulunan aracın Eskişehir Müdürlüğü’ne teslimi istendi. K.Ç. tarafından Şube Müdürlüğü’ne teslim edilen aracın satışı için gerekli yazışmalara başlandı. 
Geliri yaban hayatına
KARA Avcılığı Kanunu, ‘Işık yayan araçlarla’ avlanmayı yasaklıyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, cipin satışından elde edilecek geliri, av ve yaban hayatının sürekliliği için kullanacak. Bakanlık, kanunun şu maddeleri uyarınca araca el koydu:
- Madde 6: Kullanım yeri, şekli ve özellikleri Merkez Av Komisyonunca belirlenecekler dışında kara, hava araçları ve yüzer araçlarla, ses, manyetik dalga, ışık yayan araç ve gereçler, canlı mühre, tuzak, kapan ve diğer benzeri araç, gereç ve usullerle avlanılamaz.
- Madde 20: Genel kolluk ile av koruma memurları yasaklara aykırı hareket edenleri avlanmadan men etmeye, haklarında tutanak düzenlemeye; yasaklanan fiillerin konusunu oluşturan veya bu fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen canlı veya cansız hayvanlar ve bunların türevleri ile avlanmada kullanması yasak olan eşya ve vasıtalara elkoymaya ve bu amaçla yakalamaya görevli ve yetkilidir. El konulan ve bulundurulması suç oluşturan silâhlar soruşturma evrakı ile birlikte Cumhuriyet başsavcılığına intikal ettirilir. 
- Madde 28: Bu Kanunun 20’nci maddesi kapsamında el konulan av 
hayvanları ve türevleri ile sair eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahalli mülki amir tarafından karar verilir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilen cansız av hayvanları ile avlanan hayvanlardan elde edilen ürünler ve 
sair eşya Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından satılarak bedeli Döner Sermaye İşletmesi’ne gelir kaydedilir.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25243773.asp

29 Kasım 2013 Cuma

GÜNÜN TAVŞANI



KÖPEKLER KEDİMİZİ PARÇALADI :(





         Dün gece saat 05.00 civarı annem, "Bahçeye koş!" diye bağırmaya başladı. Sağanak yağmurlu, çamurlu bahçeye peluş GS terliklerimle evdeki halimle fırlamışım. Dut ağacının yanına yaklaştığımda 10-12 adet sokak köpeği, annemin bahçede klübe yaparak beslediği, sokağa atılmış anne kediyi sırtüstü yere yatırmışlar bağırsaklarına kadar çıkarmış yiyordular. Kovaladım ama gitmeye niyetleri yoktu hatta biri bana saldıracak gibi oldu, yerden taşları fırlattım gittiler. Anne kediyi maalesef kaybettik. Sonra elinde feneriyle annem geldi, manzarayı görünce yere yığılacak gibi oldu. Onu teselli ettikten sonra bağıran yavrusuna doğru gittim, bir ağacın en tepesine tünemişti. Köpekler parkta bağırmaya devam edince sinirimden üzerlerine koşup hepsini kovaladım. Camdan biri gördüyse aklımı kaçırdığımı zannetmiş olabilir, gerçekten de kaçırıyordum. Geri döndüğümde ağaçtaki tekir yavru kedi süt annesinin yanına inmiş, onu kaldırmaya çalışıyordu ama boşunaydı. Anne kedinin 3 tane top gibi yavrusu var, çok küçükler daha yeni 2 aylık olacaklar, ayrıca geçen ay yine köpekler tarafından parçalanan başka bir anne kedinin öksüz kalan 3 aylık 2 yavrusuna da bakıyordu, şimdi hepsi birden öksüz kaldı. En ufaklar korkudan gizlenmişlerdi ama tekirin kardeşi ortada yoktu ve hala da yok. Önce anne kediyi kaldırdık, annem duyarsız komşulara kızarken bir yandan da ağlıyordu. Annemi içeri soktuktan sonra Tekir'i kucaklayıp içeri aldım. Sırılsıklam olmuştu ve şok geçiriyordu, havluyla sildim heryerini, karnını doyurdum, kucağıma gelip yattı hemen, bir süre sonra üzgünlüğü geçti, bebekti nasıl olsa.. Beni yalayarak teşekkür etti. Milky'nin bir yatağını ödünç verdim ona.. çok mutlu oldu, sabaha kadar kıpırdamadan uyudu orada, günlerdir iyi uyumadığı belliydi zavallının. Ve ilk defa bir eve gelmişti. Şimdi bu beş kardeşe yuva arıyorum, Tekir 3 aylık, kardeşi hala ortada yok. Diğer yavrular ölen anne kedinin öz yavruları ve 2 aylıklar, top gibi şişkolar, uzun tüylüler, Himalay cinsi çok güzel kediler. Biliyorsunuz bizim evimiz kedi ve tavşan yatağı olduğundan bu yavruların daha ilgi göreceği evleri olsun istiyoruz, onlar da annleri gibi köpeklerce parçalanmasın, bir daha böyle kabus dolu bir gece yaşamasınlar ve rahat rahat uyuyabilsinler. Gece boyu ne panikataklar geçirdim anlatamam, çok üzülen kişiyi teselli etmek ve üzüntüsünü engellemek için hep fazla üzülmemiş ayağına yatarım sonra fazlasıyla benden çıkar yine.. O görüntüyü size anlatamam, çeşitli şekillerde bir sürü hayvanımız öldü ama bunu ömür boyu unutamayacağım. 
           Belediyelere suç atmıyorum ama tabi ki köpeklerin iğrenç barınaklarda da çürüyüp ölmesini istemem, onlara doğal yaşam parkları yapılmalı, isteyen herkes de oradan sahiplenmeli diye düşünüyorum. Belediyeler köpekleri öldürür, köpekler kedileri, kediler tavşanları, tavşanlar ise hiçkimseyi.. Hadi üçü doğal eko sistem, en baştakine ne oluyor bilmiyorum. Olan bizim kediye oldu, hoşçakal tatlı ve güzel anne kedi, yavrularını korumak için kendini feda ettin ama yetişemedim.

27 Kasım 2013 Çarşamba

BAŞBAKAN OLSAYDIM..




Hayvanlarla ilgili neler yapardım;

1) Hayvanlarla ilgili herşeyi Kabahatler Kanunu'ndan çıkarırdım

2) Bir hayvana tecavüz eden hadım edilirdi.

3) Bir hayvana işkence, eziyet, araçla çarpmak, çarptıktan sonra ölüme terk etmek, yabani hayvanları doğalarından ayırmak, hayvan ticareti yapılması, hayvanı terk etmek, dövüştürmek, canlı yem yapmak, v.b... hapis ve en ağır para cezaları gerektirirdi.

4) Avcılığı yasaklardım.

5) Her evde bir dost projesiyle herkesin evinde en azından bir hayvan bakmasını sağlardım.

6) Sirklere hayvan yasağı getirirdim, yabancı sirkler de hayvan gösterilerine sahipse ülkemizde gösteri yapamazdı.

7) Bir tane bile yunus parkı olmazdı.

8) Barınakları kapatırdım, yerine tamamen doğa ve yeşillikten oluşan, park tarzı, bakımlı, 24 saat kameralardan izlenebilen, 24 saat ziyaret edilebilen bir doğal yaşamı alanı yapardım, burada tüm sahipsiz kedi ve köpekler ölümü değil, özgürce yaşarken yeni ailelerini beklerdi.

9) Hayvan rehabilitasyon merkezlerini 24 saat kamerayla internetten izleme şansı olurdu. Böylece işkenceymiş, bakımsızlıkmış, hayvan satmakmış önüne geçilirdi.

10) Faytonları kaldırırdım.

11) Yük taşıyan hayvanların belli bir miktardan fazla yük taşımaları durumunda sahiplerine ağır cezalar gelirdi.

12) Kafeste hayvan besleme adında yeni maddeler oluştururdum, düdük kadar kafesler yerine çok büyük kafesler olma şartı gibi..

13) Gerçek kürkü yasaklardım.

14) Okullara ana sınıfı ve ilkokuldan itibaren hayvanları tanıyalım adı altında dersler koyardım.

15) Her hayvana çip takılma zorunluluğu getirirdim, çüp taktırmak ücretsiz veya çok ucuz olurdu.

16) Belediyelerce evlerdeki tüm hayvanlar takip edilir, hayvanını aşıya götürmeyene telefon açılırdı.

17) Saldırgan ırkları toplatmaz, onların kötü yetişmemesi için uğraşırdım.

18) Hayvan üretim çiftliklerine inanılmaz denetimler getirirdim.

19) Yurtdışına kurbağa, salyangoz ithalatını yasaklardım.

20) Marketlerden domuz eti bölümleri kalkardı, ülkede bir tane bile domuz çiftliği kalmazdı, bu çiftliklere ortak olan et şirketi sahiplerine sıkı denetim gelirdi, et ve süt ürünleri sürekli denetim altında olurdu.

21) Sihirbazların gösterilerinde canlıo hayvan kullanması, tavşanlara niyet çektirilmesi gibi şeyleri yasaklardım.

22) Tüm evcil hayvanlar şehiriçi ve şehirlerarası yolculuklarda sahibiyle her ulaşım aracına binebilirdi.

23) Büyük köpekler ağızlıklarıyla şehiriçinde tüm toplu taşıma araçlarına binebilirdi.

24) Veterinerlik fakültelerinin sayısını azaltır veya puanını çok yüksek tutardım.

25) Hayvan mezarlıkları sayısını arttırırdım.

26) Devlet hastanesi gibi birçok devlet hayvan hastanesi açardım.

27) Her hayvanın karnesi olma zorunluluğu getirirdim.

28) Apartmanlarda isteyen istediği evcil hayvanı beslerdi.

GÜNÜN TAVŞANI



26 Kasım 2013 Salı

ÇİN DEĞİL TÜRKİYE



              Bir blogger bu yaz Anadolu'da bir köyü gezmeye gitmiş ve gördüğü şey karşısında şok geçirmiş, gözlemeleri yağlamak için kullanılan gerçek bir tavşan ayağı.. Şu an ben de burada şok geçiriyorum çünkü daha geçen gün tavşan ayağını zalimce süs eşyası, mücevher haline getiren zalim satıcılardan bahsetmişken buna rastlamak bonus oldu diyebilirim. Ve her sene farklı zavallı bir tavşanın ayağı kullanılyormuş. Ben bu tavşanı avlayanın ayağıyla gözleme sürmek istedim. İşte fotoğraflar;







Yazının ayrıntısı; http://edalisin.blogspot.com/2013/08/tavsan-ayagi-ile-yaglanan-gozleme-cok.html







ŞİFA MI ŞİDDET MARKET Mİ?


Dostunuzu böyle düşünün..



                     Demin internette gezinirken Tavşanın Faydaları diye bir başlık gördüm, dedim sonunda biri keşfetmiş, herhalde doğaya olan faydası filan dedim. Açmaz olaydım.. Size aynen kopyalıyoruz siz karar verin ve bir an anlatılanların dostunuza yapıldığını düşünün;


     "Evcilleştirdiğimiz sevimli hayvanlardandır. Çok (3-4-5-6) doğurması ve senede 4 – 8 kere yavrulamasıyla meşhurdur. Lezzet bakımından eti tavuk etine benzer, her türlü yeşilliği severi, havuç denilince tavşan akla gelir. Tavşanın, gözüne faydalı olduğu için havuç yediği söylenir.Halbuki havucu o kuvvet için yer.Ülkemizde et krizini tavuktan ziyade tavşan etiyle çözebiliriz.Çünkü tavuk için hiprit yumurta gideri, pahalı yem gideri vardır.Tavşan kendisi bol bol doğurur, her türlü yeşilliği yer.Pazar artıklarını belediyeler bu şekilde değerlendirebilir, derisi ise ayrı bir kardır.Tavşan yağı güzel bir masaj kremidir.Eklem kirçelenmesi ve romatizmalarda, şişiklerde yumaşatıcı olarak tatbik edilebilir.Tavşan yemek kısırlık tedavisinde kullanılabilir.Hipofiz hormonundan dolayı çocuğu olmayanlarda da tavşan etini çok yemeleri iyi neticide verebilir.Tavşan yağı el ve ayaklara batan dikeni çıkarmak için kullanılır."     denmiş hem de bir şifa market tarafından.


1) Evet maalesef evcilleştirmişiz. 

2) Tavşanın eti tavuk etine benzemez, kötü bir tadı vardır, bozuk ve çürük et tadına benzer. (2001 yılında bir aile dostumuz koyun eti diye kandırıp yedirmişti, sonra söyleyince şoka girmiştim.)

3) Tavşanın gözüne faydalı olduğu için havuç yediği söylenirmiş, o kuvvet için yermiş, ben burada koptum..

4) Et krizi mi var? Et krizinden önemli krizler var bence..

5) Tavşan bol bol doğurur, kendisi makinedir çünkü, düğmeye basınca 6 yavru çıkarır.

6) Evet tavşan her türlü yeşilliği yer, çöplüktür kendi, ayrıca kahverengi çizgiyi takip edip kendine ulaşın, aşırı yeşillikten ishal olmuş olabilir, pazar artıklarından filan da..

7) Derisi ayrı karmış, davul mu yapsak, çanta mı bilemedim?

8) Tavşan yağı mı? Lavanya, zeytinyağını filan anladık da.. Yok artık..

9) Tavşan eti kısırlığa çare değildir.

10) Diken battıysa iğne ve zeytinyağıyla çıkar arkadaşım..


        Ne desem boş.. Tavşanı bir paragrafta 6'şar 6'şar doğurttuk, bol pazar atığı yeşillikle ishal oluncaya kadar besledik, bol şekerli havuç verdik kör edip gücüne güç kattık e yine doğurmalı çünkü, sonra kesip yedik, derisini yüzdük, yağını çıkardık. Bir paragrafta bir hayvana ancak bu kadar işkence yapılır. Bazı videolarda gözünüzü kapatırsınız ya, burada da kapatın bence.. Şifa marketmiş, "Alo şifa market mi, ben bir paragraf okudum tansiyonum çıktı, kalbim sıkıştı, başım döndü, panik atak krizim başladı, hangi bitki, yağ gerekiyorsa bana yollayın!" Aaa buldum..






KARDEŞ SİTE: PATİMİZ




             Bugün ikinci kardeş sitemizi tanıtacağım; Patimiz. Sitede her türlü hayvan hakkında bilgiye ulaşabilirsiniz, özellikle de yaslar ve hayvanların özgürlükleri üzerine yoğunlaşılmış, hareketli afişler oldukça dikkat çekici ve duyarlı. Kedi ve köpeklerin sahiplendiirlmesi, petshop gerçeği, hukuki dayanaklar, eğitim, sağlık, bakım, pet otelleri gibi pek çok konuya ve hayvan derneklerine ulaşabilirsiniz. Özellşkle kayıp aranıyor bölümüne mutlaka göz atın derim, çok zekice..
                 Sitenin kuruluş amacı; Sokak hayvanlarının ve doğadaki tüm canlıların , insanlarla birlikte aynı yerleşim alanlarını kullanma ve birlikte yaşama hakları olduğunun tüm insanlığa aşılanması ve bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını sağlamaktır.

                    Sitede en beğendiğim sözlerden biri ; "Karıncadan file kadar tüm canlılar Tanrı'nın ailesidir. Burada susuyorlar, hesap günü konuşacaklar (Hz. Mevlana)." 






Örneğin sitede yuva arayan bir can;


Tarçın, İstanbul içinde acil yuva arıyor! Tarçın'ın bilgileri ve diğer yuva arayan onlarca can için;

http://www.patimiz.com/?&Syf=1





GÜNÜN TAVŞANI



TAVŞANLARDA KULAK İLTİHABI




                Bu hastalık kulak uyuzu ile karıştırılmamalıdır. Kulak iltihabı, kulak uyuzuna göre atlatılması daha kısa süren ve daha kolay bir hastalıktır.  Kulak iltihabı için en çok önerilen ilaç kedi ve köpeklerde de kullanılan Oridermyl'dir. Öncelikle veteriner hekiminize danışmalısınız, bu ilacı size önerebilir. Ayrıca kedi ve köpeklerdeki gibi bir pamuğa sirke damlatıp kulağın dış kısmındaki iltihaplı bölgeyi hafifçe silebilirsiniz, tabi bunu yapmadan önce de veterinerinize danışın. Kulak iltihabı özellikle Lop tavşanlarında olur çünkü kulakları aşağı doğrudur, aşağı doğru olan kulakları yeterince hava almaz, bazen de ıslak, nemli kalır, bu yüzden de iltikap gelişir. iltihap ise daha sonradan kulak uyuzuna çevirebilir, bu yüzden veterineriniz kulak iltihabı geçiren tavşanınıza kulak uyuzuna karşı da iğne yapmalıdır. Kulak iltihabıayrıca hijyenik olmayan ortam sonucu gelişir, tavşan tuvaletini (idrar ve ishal durumları) dışarı yaptıysa, ön ve arka patileri buna değdiyse, tavşanınız bir süre sonra kedi gibi temizlenirken kirli patileriyle kulaklarını temizlemeye kalkacak ve kulaklarına bu hastalığın geçmesini sağlayabilecektir. Ayrıca kulağı ıslanmış tavşanlarda da kulak iltihabı gözükmektedir, tavşanınızı yıkamamalı, sudan uzak tutmalısınız. Bu yüzden tavşanların tuvaletini sürekli temiz tutun, değiştirin, tavşanın gezdiği alanların temiz olmasına özen gösterin. Kulak iltihabı gelişmiş bir tavşan başını hafifçe yana eğer, kulağında ağrısı vardır, ateşi olabilir. Bu yüzden en kısa sürede veterinere götürmeniz gerekmektedir. Veterinerin önerdiği hafif dozlarda ateş düşürücü ve su karışımı tavşana verilebilir. 


25 Kasım 2013 Pazartesi

GÜNÜN TAVŞANI



ÖYLE BİR FELAKET OLSUN Kİ..




         Bir ülke var, hergün daha nefret ediyorum, İsrail bile değil.. Bu ülke hergün farklı hayvanlara farklı işkenceler, farklı ölüm yolları bulmakta dünyada birinci.. İnsanlarının çoğunun beyni yok diyebilirim, zamanında ülkede yaşanan kıtlıktan beyinleri gitmiş desem olamaz. Ne zaman bu ülkeden bahsetsem böyle ağzım bozuluyor, videolarını izlesem panikatak krizleri geçiriyorum. Bu ülke;

Kürkleri ve derileri için sokak kedi ve köpeklerini öldürüyor,
Sahte deri, imitasyon, peluş adı altında Türkiye ve tüm Avrupa'ya satıyor,
Kedi ve köpekleri yiyor,
Rakunların, tilkilerin kürkü için canlı canlı ellerini kollarını kesiyor,
Antalya Limanı'na gemilerini dayayıp bizim sokak hayvanlarımızı da bu kanlı iş için satın alıyor,
Kadınları topuklu ayakkabı giyip zevk için yavru tavşanları canlı canlı ezerek öldürüyor,
Tavşanları kürkleri için canlı canlı yoluyorlar, kürkleri için caşlarına şiş sokup öldürülüyorlar,
Daha hatırlayamadığım nicesi var..
Şimdi de yetmemiş, canlı küçük su kaplumbağalarını alıp minnacık bir plastiği azcık suyla doldurup anahtarlık yapmışlar. Vallahi gece gece beynime kan sıçradı burada!

Bu Allahsız ülke yine ÇİN!

Allahsız diyorum evet hem Allahsızlar, bu beni ilgilendirmez ama Allah'tan korkmayan bunları yapar!
Biz de hala ucuz diye kalitesiz Çin ürünlerini almaya devam edelim.
Fuarlardan Çin ürünleri ithal etmeye devam edip kendi ticaret piyasamızı da Çin ürünlerinde boğalım!
Ne olur bu ülke bizden önce büyük bir deprem veya başka bir felaket yaşasın, o öldürülen masum hayvanların ahı tutsun..
Osmanlı Devleti Çin'i yok edemedi, hayvanların ahı yok etsin.. Amin..







İSTANBUL'DA YAĞMUR ve TAVŞANLAR




          Sonunda yağmur, kar kısacası Allah ne verdiyse geliyor İstanbul'a.. Gerçi gökdelenler ve Ozon tabakasının delinmesinden yıllardır doğru düzgün kar yağmıyor İstanbul'a.. Ayrıca hergün yeni gökdelenler yapılırken, ozon tabakası için belediye başkanımız hiçbirşey yapmıyor maalesef. Eskiden bir kar yağardı okullar bir hafta tatil olurdu, hele sevmediğimiz bir dersin sınavı varsa kar duasına çıkardık, ne günlerdi o günler :) Bugünden itibaren İstanbul'da yağış başlayacak (şu anda şıp şıp damlıyor, birazdan foşa dönüşür), hava sıcaklıkları azalacak sonra da ver elini kar.. Peki tavşanlarımız ? Tavşanlarımızı lütfen kış başında üşütmeyelim, yağmura maruz bırakmayalım, sokakta evden kaçmış veya terkedilmiş bir tavşan görürseniz hemen yakalayıp koruma altına alalım. 


























TAVŞANLARDA TÜY YUTMAYA ANANAS SUYU






       İngiltere'nin Glaskow şehrinde bir tavşanın tüm iştahı kesilmiş, yeme ve içmesi durmuş, aşırı hareketsizliği başlamıştı. Bunun üzerine iki yaşındaki tavşan, sahipleri tarafından veterinere götürüldüğünde röntgen sonucunda mide ve bağırsaklarında dev bir tüy topu görüldü, tavşanlar kusamaz, bu yüzden de hep tüylerinin taranması gerekir aksi halde bu şekilde dev tüy topları oluşur ve tavşanlar ölür. Bu benzer olayda da tavşanın artık şansı yoktu, ameliyat ise çok riskliydi. Veterinerler bir araştırma yapıp tavşana ananas suyu verdiler. Çünkü ananas tüy toplarını bir arada tutan maddeyi yok ediyordu. Tavşan, ananas suyu tedavisine alındıktan sonra tedaviye yanıt vermiştir ama tüy topu aşırı büyük olduğundan yine de fazla etkili olamamıştır. Keşke çok önceden farkedilebilseydi.
       Tabi unutulmaması gereken şey ise, tavşanlarınızı hergün tarayın, ananas aşırı şeker içerir, ananas bağırsakları çalıştıran ve tavşanın ishal olmasına sebep olan bir meyvedir (İshal tavşanları ölüme sürükler), konserve ananaslar asla işe yaramaz çünkü suları da şekerli sudan ibarettir ve gerçek değildir. Böyle bir durum varsa bir veterinere veya veterinerlik fakültesine başvurulup veteriner hekim kontrolünde, destek alınarak tedavi yapılmalıdır. Böyle bir sorun yaşamayan tavşana ise ananas verilmemelidir, tavşanınızı boşuna ishal yapmayın derim.



Fruit remedy may have saved rabbit

A bunny on the brink of death has been saved after vets at an animal charity used pineapple juice as a last resort to remove a giant fur ball in his stomach, MSN News reports.

Finbar the rabbit was rushed to the PDSA’s PetAid hospital in Glasgow by his owners James and Christina McNeil after he stopped eating and drinking and appeared lethargic.

Vets examined Finbar and suspected something might be wrong with his intestines so prescribed drugs and liquid feeding at home to try and help him. When Finbar did not make a marked improvement, the vet X-rayed the rabbit’s intestines, showing he had the biggest hairball staff at the hospital had ever seen, filling his entire stomach.

Realising the two-year-old rabbit was close to death, PDSA vet Susie Hermit drew upon her knowledge about the possible benefits of pineapple juice in helping to break down hairballs.

Susie said, “An enzyme contained in pineapple juice is claimed to break down the material which holds fur balls together. However, the juice could just work because it provides rehydration and energy.

“We could see from Finbar’s x-ray that it was a huge fur ball – the biggest I’ve ever seen in a rabbit, and unfortunately Finbar was so ill that an operation to remove the hairball was too risky. I had heard before about using pineapple juice to treat this condition and there was nothing else we could do – it was an all or nothing situation. Thankfully Finbar started to improve after a combination of pineapple juice and drugs to get his bowels moving. daily times monitor

TAVŞAN KÜRKÜNDEN OYUNCAK






        Son zamanların garip bir olayı, kitapçı vitrinlerini bile garipçe süslüyorlar, nefes alıp veren gerçekmiş gibi uyuyan kedi, köpek ve diğer hayvanlar. Garip oyuncaklar çünkü gerçekmiş hissi uyandırıyor, bir insan hayvanları seviyorsa zaten bu kadar gerçekmiş gibisini neden alsın ki, gerçeğini besleyip hem hayır işler hem de çocuğuna gerçek hayvan sevgisi öğretir. Peki bu oyuncaklar neden bu kadar gerçekçi? Cevap; özellikle yurtdışında satılanları devlet tarafından inceleme altına alınmış ve hepsinin gerçek tavşan kürkünden yapıldığı ortaya çıkmış yani düşünün, sizin tavşanınızı alıyorlar, vahşice öldürüyorlar sonra da çocuğuna oyuncak veya evinize dekor yapıyorlar, ne kadar güzel değil mi???  Peki bizim ülkemizde çokca satılan bu ürünler ne kadar yapaydır? 5199 Ölüm Yasası'nı çıkarmak isteyen devletimiz bunları yeterince kontrol ediyor mudur? Nasıl bu kadar yumuşak ve gerçekçiler? (Bana göre bir hayli ürkütücü ve garipler) Firma belki yapay peluş diyecektir, belki de onaylı belgelerini gösterecektir. Peki Çin, sokak kedi ve köpeklerini öldürüp Türkiye başta olmak üzere tüm Avrupa'ya yapay peluş ve deri olarak satmıyor mu? Bu gerçek kürkleri satın alan ülkeler, yapay kürk ve deri etiketi basıp halka satmıyor mu? Neyse siz oyuncaklarınızla oynamaya devam edin ben sustum..


Yurtdışında tavşan kürkünden yapılan süs ve oyuncakları sattığı için kapatılan dükkan



Bunlar da bizim ülkemizde satılanlar









2013 CESET FUARLARI SÖNÜK GEÇTİ, VAH VAH!










       Beylikdüzü Tüyap’ta 21 Kasım'da açılışı yapılan ve bugün biten 8. İstanbul Kürk ve Deri Fuarı, hayvan özgürlüğü savunucuları tarafından protesto edildi. İstanbul Sanayi Odası başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşması sırasında aktivistler ayağa kalkarak kürk ve deri katliamını protesto etti. Grup, Bahçıvan’ın konuşmasını bölerek deri ve kürk fabrikalarında hayvanlara yapılan eziyetleri ve fabrikaların yarattığı çevre kirliliğini sordu. 
      Salonda protestolar devam ederken bir başka grup da üzerinde “8. İstanbul Ceset Fuarı” ve “Cinayet hiç bu kadar şık olmamıştı” yazan tişörtlerle fuar alanında dolaştı.
      Protesto, güvenlik tarafından engellenmeye çalışılırken yüksek müzik sesiyle sesleri bastırılmak istendi.  Eylemcilerin salondan çıkması ile Sanayi Odası Bahçıvan “Bunlar bizi caydıramaz. Parazit bunlar. Sektörün yükselişi sürecek.” dedi.
      Güvenlik görevlileri tarafından çıkarılmadan önce eylemciler, havaya bildirilerini fırlattı. Bildiride, hayvanların kürkleri için uğradı işkenceler, hayvan katliamları, sektörün yarattığı çevre kirliliği ve denetimsiz atölyelerde kanser riskiyle karşı karşıya kalan işçiler yer aldı:
Bu yıl 8. kez düzenlenen kan, zulüm, sömürü dolu bu fuarı bir kez daha protesto ediyoruz! İşkenceyi ve her türlü sömürüyü, telafisi mümkün olmayan ekolojik tahribatı meşrulaştırıp pazarlayan, ticaretini yapan bu fuar bitene ve tekrar organizasyonundan vazgeçilinceye dek haklı mücadelemiz sürecek.
Bu kanlı fuarı protesto ediyoruz çünkü burada işkence ve acı dolu birçok işlemle hayvanlardan çalınan kürkler, deriler çok büyük bir umursamazlıkla sergileniyor, pazarlanıyor ve bu gasp eylemi insanın zevkleri uğruna hâlâ devam ediyor.
Dünyada her yıl 50 milyondan fazla hayvan kürkleri için katlediliyor. Bu hayvanların %85′i kürk çiftliklerindeki, içinde yaşanması mümkün olmayan kafeslerde, üst üste yığılarak aç ve susuz bırakılarak yetiştiriliyor. Doğal yaşam alanlarında türlü hilelerle pusuya düşürülen hayvanlar ise bu kafeslerin içine tıkılıp hiç bilmedikleri bir ortamda insanla karşı karşıya gelmenin dehşetini yaşıyor. Firmalar kâr elde etsin, insanlar daha “güzel” görünsün diye tutsak edilen ve kürkleri çalınan bu hayvanlar öldürülürken de korkunç acılara maruz kalıyorlar: Tel ile boğma, boyun kırma, vajina-anüsten elektrik verme, kaynatma en çok kullanılan yöntemler…
Hayvan haklarını, insan haklarını ve doğayı yok sayan, hakları gaspeden bu iğrenç sektör, doğa dostu olarak yutturduğu kürklerin ve derilerin işlenmesi için kullanılan kimyasallarla yarattığı ekolojik tahribatın baş sorumlusudur ve yaşama karşı telafisi mümkün olmayan suçlar işlemektedir, bu suçlar nedeniyle bu kanlı sektör her daim meşru mücadele yöntemlerimizle protesto ediliyor, edilecektir… Kürk çiftliklerindeki milyonlarca hayvan artığının, fabrikalarda ise kürk/derinin endüstriyel işlemlere tabi tutulması sırasında yeraltı sularına, nehirlere sızması ve tonlarca amonyağın atmosfere karışmasından dolayı canlılara ve doğaya verilen zarardan sorumludur.
Doğayı da hayvanı da ve işçi olarak insanı da aynı kirli tüketim ağında öğüten bu kanlı sektörün bir parçası olmayı doğru bulmuyor olsak da kapitalizmin zorunlu çalışma sistemi içerisinde sıkışmış işçiler de hayvanlar gibi olmasa da üç kuruş kazanabilmek umudu ile sömürülüyor, kanser ediliyor. Denetimsiz atölyelerde, kimyasal maddelerin olumsuz ve son derece kanserojen etkilerine maruz kalıp birçok meslek hastalığı ve kanser riskiyle karşı karşıya kalan işçiler, haklarını aramak istediklerinde devlet ve sermayenin şiddetine maruz kalmaları bir yana bu sektör karşısında hayatları, bedenleri hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu sektör, sadece hayvanları ve doğayı değil, sektörde çalışan insanları da kendi devamlılığını sağlayabilmek için hiçe sayıyor, görmezden geliyor ve yok ediyor.
İnsanın bütün canlılardan daha üstün olduğuna inanmamızın yarattığı tahribat her gün katlanarak büyüyor. Zulmü meşrulaştıran ahlâk anlayışı ile her türlü sömürü ve hak gaspı da çok kolay bir şekilde yaşamlarımızın her yerine siniyor, insanın hayvanlarla, doğayla, diğer insanlarla kurduğu ilişkileri de bu kirli ahlâk şekillendiriyor.
Bu kanlı sektör, bugün burada protesto ettiğimiz ve açıkladığımız nedenlerden dolayı tarihe karışmak zorundadır. Bu sektöre dahil olanlar ve ne kadar gelişmiş olduğunu sağladığı istihdam, ekonomik istatistikler üzerinden tanımlayan, bu sektörün başını çekenler bilmelidirler ki ne bu zulümle kaplanmış fuar salonlarında ne evlerinde ne de her gün tonlarca kimyasalı üzerimize boca eden fabrikalarında onlara rahat vermeyeceğiz.
Tüm kafesler boşalana dek, bu kanlı sektör kirli üretimhanelerine, birer ölüm ticarethanesi olan kürk çiftlikleri kapısına kilit vurana dek mücadelemiz sürecektir!
YAŞASIN HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ! 

         İstanbul Kürk ve Deri Fuarı hayvan özgürlüğü savunucuları tarafından 3 yıldır protesto ediliyor.
         Tawşi ve Milky der ki; özellkikle bu fuarların bu yıl çok sönük geçtiğinden yakınılmış, gerçekten çok üzüldüm, şu an üzüntüden kına yakabiliriz.. :D
Kaynak: http://www.sendika.org/2013/11/hayvan-ozgurlugu-savunucularindan-ceset-fuarina-protesto/

Kürk sanayisinin gerçek yüzü için lütfen bakın tabi cesaretiniz varsa! ;

http://www.occupyforanimals.org/fur--general.html







Hala kürk giymeyi düşünüyor musunuz?