"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

19 Aralık 2013 Perşembe

GERÇEKLERLE YÜZLEŞ!


YUNUS KATLİAMI!


             Japonya ve Danimarka'da her yıl yapılan yusun katliamları.. Biri dünyanın en teknolojik ülkesi öteki en  milli gelirin en yüksek olduğu ülke.. Peki sizce insanlar mı? İşte fotoğraflar;




Japonya'nın Taiji diye bir yeri var. Orada her sene eylül ayında ciddi ciddi kan kokuyor su, hava.. Senede 23.000 civarında yunus katlediliyor. Bu işlemi de gizli saklı yerlerde yapıp hiçbir şekilde görüntü alınmasına izin vermiyorlar. 
Kendilerini savunmak için de yunusları etleri için öldürdüklerini ve halkın talebinin olduğunu söylüyorlar. Ama yunus katliamına karşı çıkanlardan oluşan bir grup, halka yunus etini tercih edip etmediğini sorduğunda herkes yunus eti yemediğini belirtiyor hatta eğer bu ülkede böyle bir şey varsa bu çok ciddi bir sorunumuz olduğu anlamına gelir diye de ekliyor bir tanesi. Yani halkın böyle bir talebi yok. Peki o zaman bu öldürülen yunuslara ne oluyor? Efendim bizde at, eşek etine ne oluyorsa orada da yunus etine o oluyor. Başka etiketler altında yunus eti satılıyor halka. 

Ee neden bu kadar bağırıyorsun ki sen şimdi, kurbanda da bu kadar çıkıyor mu sesin?
Çıkıyor ama bu durum kurbandan daha da farklı hemen onu da anlatayım size.

Yunus eti insan sağlığına çok çok zararlı. 
Neden? 
Çünkü etinde bulunan yaklaşık 2000 ppm cıva nedeniyle "Minamata Hastalığı" adı verilen bir hastalığa neden oluyor.
Nasıl bir hastalıktır bu?
Öncelikle hastalığa neden "Minamata" adının verildiğine değinmemiz lazım sanırım. Vakti zamanında (1950'li yıllarda) Japonya'daki bir fabrika, atıklarını Minamata Körfezi'ne bırakıyor. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra bu atıklar yüzünden çevrede yaşayanlarda özellikle de yeni doğanlarda çeşitli rahatsızlıklar meydana geliyor. Rahatsızlık dediysek şöyle ki, yürüyememe, duyamama, konuşamama, algılayamama, yemek yiyememe gibi.. Hastalığın nedeni, yapılan araştırmalar sonunda belli oluyor. Fabrikanın atıkları ve o atıkları yiyen balıkların halk tarafından tüketilmesi. Bu olaydan sonra orada avlanmak falan yasaklanıyor ama ne çare.. Neyse velhasılı kelam hastalığın adı körfezin adını alıyor: Minamata Hastalığı. İnsanın yüksek oranda cıvaya maruz kalması sonunda başına gelecek bu işte. Bu olay sadece Japonya'da değil başka ülkelerde de yaşanmış ve çok sayıda kişi engelli olarak yaşamına devam etmiş ya da çoğu ölmüş.

Çok sevgili Japonlar, eğer bu olay fark edilmese birilerince bu yunus etini okullarda bedava dağıtmayı bile düşünmüş, hey maşallah..

Danimarka'da ise durum daha da feci; Danimarka, Faroe Adaları’nda her yıl gerçekleşen bu katliamın başrolünde yetişkin olduklarını ispatlamaya çalışan yerli gençler var. Öldürerek ya da seyirci olarak, bölgedeki tüm halkın bir şekilde dahil olduğu bu vahşeti dünya ise görmemezlikten geliyor.

Calderon yunuslarının da diğer yunus türleri gibi insan canlısı olduğu ve çekinmeden insanlara yaklaştığı biliniyor. Böylece çekinmeden ölümlerine yüzen yunusların vücutlarına derin kesikler açılıyor ve kendi kanlarında boğulmaları için bırakılıyor. Söyleyin şimdi en teknolojik ülke mi en yüksek milli gelirli ülke mi daha medeni?


http://t24.com.tr/haber/danimarkada-yunus-katliami/68045
http://pippihasmet.blogspot.com/2010/04/japonyada-yunus-katliamlar.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.