"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

15 Eylül 2014 Pazartesi

AYAKLI ANTİDEPRESANLAR


Ayaklı antidepresanlar


‘Her şeyin başı’ olarak görülen ‘stres’i yenemiyoruz ama hayvan sevgisi buna karşı müthiş bir koz. Strese karşı Hürriyet’te kullandığımız ilaçları ve uzmanların hepimize tavsiyelerini de aşağıda sunuyoruz.

     Modern tıpta, doktor-hasta diyaloglarında konu tedavi sürecine geldiğinde reçetenin başına yazılan şu cümle oluyor: “Stresten uzak durun.” Fakat günümüzde ‘Her kötülüğün anası’ görülen ‘stres’i engelleme konusunda kesin çözüm bulunabilmiş değil. Her geçen gün, insan hayatındaki detay artarken, karşılaşılacak problemler de bununla katlanıyor.

   Günümüz şehirli insanının çileli hayatı’ konulu girişi, yani önceki paragrafı bir hayvansevere okursanız, size çözümün kolay olduğunu belirtip, hayvan beslemeniz konusunda tavsiye verecektir. Bu işi bilimsel olarak inceleyenlere göre de haksız sayılmazlar. Zira yaptıkları araştırmalarda hayvan sevgisini bir adım öteye taşıyıp, hayvan besleyenlerin sağlık durumunda, gözle görülür şekilde müspet gelişmeler olduğunu kanıtlıyorlar.
Bir örnek: Ruhsal sıkıntıların yol açtığı bedensel hasarlar olarak tanımlanabilecek psikosomatik rahatsızlıkları inceleyen bir dergi olan, Journal of Psycshosomatic Research’de 2000 yılında yayımlanan makale, 1985 sonrası birçok üniversite ve akademide yapılmış araştırmanın sonucunu aktarıyor. Buna göre, evinde hayvan besleyen tansiyon hastalarının, beslemeyenlere göre çok daha fazla oranda tedaviye cevap verdiği anlatılıyor. Sebebi, hayvanla temas sonucu salınan hormon seviyesindeki artışın, damarlarda gevşetici etki yapıp tansiyonun yükselmesini önlemesi. Benzer şekilde kalp krizi oranı da düşüyormuş.

HAYVANLA BÜYÜYEN ÇOCUK DAHA SOSYAL

     Bu örnekleri bize Juen Polikliniği’nden Veteriner Hekim Faik Engin veriyor. Bununla kalmıyor elbette. Yetişkinleri kenara bırakıp çocuklara dönersek, hayvanların onlar için de önemli etkileri varmış. Engin diyor ki: “Bir hayvan ile büyüyen çocukların genel olarak daha sosyal ve paylaşımcı olduğu, daha kolay iletişim kurabildiği de bir başka gerçek. Araştırmayla kanıtlanan bir başka durum da yeni doğan çocuğun, 1 yaşına kadar olan değerleri incelendiğinde eğer evde bir köpek yaşıyorsa, yeni doğanların evde köpek yaşamayan bebeklere göre yüzde 25 oranında daha az alerji riski olduğu. Yine bu bebeklerde egzama, kızarıklık ve çeşitli cilt sorunu riski de daha az olarak açıklanıyor. Bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu da bu araştırmanın sonucu.”




       Gündelik yaşamda da hayvan sevgisinin insan üzerindeki etkisini gözlemlemek mümkün. “Kediseverler videolarını paylaşabilsin diye bulundu” denilen internette, stressavar ‘kedili videolar’ın yerini Twitter’deki hayvan fotoğrafları ve videoları paylaşan, takipçi sayıları milyona ulaşan hesaplara bırakması bundan. İnsanlar, evinde beslediği hayvanından uzaktayken bile bir resimle mutlu olabiliyor. Araştırmaya giriştiğinizde de hayvanların pek kötü etkisini bulamıyorsunuz zaten. Ezici çoğunluğu gülümseten şeyler. Marilyn Monroe’nun “Köpekler beni asla ısırmaz. Sadece insanlar ısırır” sözünü de Mark Twain’in “İnsanlarla ilgili ne kadar çok şey öğrenirsem, köpeğimi o kadar çok seviyorum” serzenişini de hayvan sevgisine yorabiliriz pekâlâ.

Veteriner Faik Ergin
     Hayvan besleme fikriniz varsa, bunun bir heves olmadığını, o hayvanı çoğu kişinin yaptığı gibi bir süre sonra sokağa bırakamamanız gerektiğini hatırlatırken, son sözü, hayvan beslemenin yaşlılar üzerindeki etkisini anlatması için Veteriner Faik Engin’e bırakıyoruz: “Hayvan beslemek birçok sağlık probleminin tedavisinde pozitif etki sağlıyor, hatta problemleri daha ortaya çıkmadan engelliyor. Bu, yaşlı insanların sosyal yalnızlık karşısında daha dayanıklı olmalarına yardım ediyor, yalnız yaşayan kişilerin endişelerini azaltıyor, rahatlamalarına yardımcı oluyor. Araştırmalar özellikle alzheimer hastalarının evlerinde evcil hayvan bulunuyorsa, endişeli ruh hali ve anksiyete sorunlarından daha az etkilendikleri ortaya çıkıyor. Yaşlıların bir evcil hayvan beslemeleri, onlarla oynamaları ve ilgi göstermelerinin kendilerini çok mutlu ettiğini ve hayata daha sıkı sarıldıklarını belirtiyor.”

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/27196539.asp

Yorumum; Devlet, hayvanlara karşı şiddet, tecavüz, öldürme gibi suçlara çok büyük para ve uzun hapis cezaları vermediği sürece daha birçok antidepresan tüylü dostumuz ölür!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.