Mirket ailesi (öndekilere dikkat) :)
Sayfalar
- ANA SAYFA
- ACİL!
- TAVŞAN SAĞLIĞI ve SSS
- SORULAR 1
- SORULAR 2
- ÜCRETSİZ HAYVAN İLANLARI
- KÜRK İFŞA!
- +18
- TAVŞANLARDA BESLENME
- TAVŞANLAR HAKKINDA
- SOSYAL SORUMLULUK
- TAWŞİ & MILKY
- TAVŞAN ÜRÜNLERİ
- TAVŞAN PARKI
- TAVŞAN FOTOĞRAFLARI
- TAVŞAN HABERLERİ
- TAVŞAN İSİMLERİ
- TAVŞAN TESTLERİ
- TAVŞAN KARİKATÜRLERİ
- TAVŞANLI DUVAR KAĞITLARI
- TAVŞANLI NESNELER
- PALMİYE YAĞI İFŞASI
30 Kasım 2015 Pazartesi
29 Kasım 2015 Pazar
HAYVANLARLA İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK!!!
Geçen günkü Muhteşem Yüzyıl Kösem yazımı okumuşsunuzdur, oradaki aslan doldurma olayını.. Şimdi sırada son iki bölümdür yanlışlar bulduğum İlişki Durumu Karışık dizisi var. Dizinin 19. bölümünde iki başrol oyuncusu ormanda ayı tuzağına yakalandılar;
Ey senarist, dizinizin tavrını beğeniyorum, birçok kişinin anlamayacağı gizli küçük nükteler var ama devletin bu ayı katliamını parayla yaptırdığı dönemde sizin böyle bir sahne koymanız beni çok üzdü, en azından devlete daha düşündürücü bir gönderme yapılabilirdi.
İkinci olay ise 20. bölümde Ayşegül karakterinin kafasında son dönemin en katliamcı beresi olan rakun-tilki-tavşan kürklü bereden var. Bu bereleri bu hayvanlar acılar içinde katlederek Çin'de yapıyorlar. Siz de başrol oyuncusuna takınca genç kızlar sürüyle gidip bu bereden alıyor. Bir hayvanın ömrü mü daha değerli, yoksa bie berenin ucunda sırf süs için bir kürk parçasının sallanması ve bu görüntü için masum hayvanların katledilmesi mi??? Senaristlerin, sanat yönetmenlerinin daha dikkatli olması dileklerimle.. Televizyonlardaki kürke, hayvan eziyetine savaş açtım, duyurulur. Lütfen daha duyarlı olalım, o hayvancıklar sırf kürkleri olduğu için katledilmemeli..
28 Kasım 2015 Cumartesi
GÜNÜN DOSTU
Etiketler:
çiçek,
çiçek almak,
çiçek vermek,
senin için
TEKNOLOJİ=DOĞASIZLIK
Super Mario kedi
Günümüzün gençliği bilgisayar başından maalesef kalkamıyor. Tamma ben de Süper Mario, tetris gibi şeylerle kısmen de olsa büyüdüm ama hiçbir zaman bu kadar bağımlı olmadım. Gençlere seslenmek istiyorum; elbette hiç oyun oynamayın demiyorum ama oyundan öte şeyler var bu dünyada, birgün bilgisayar başına oturmayın, bir markete gidip bütçenize göre kedi ve köpek maması alın, hayvanların yoğun olduğu yerlere bu mamalardan koyun, onları sevin, başlarını okşayın. Biraz doğa ile iç içe vakit geçirin. Tüylü dostlar edinin. Sonra bunu devamlı yapın, kışın onlar çok zorlanıyor, hatta açıktan donup ölüyorlar. Bilgisayardaki kahramanı canavarlardan kurtaracağınıza sokağa terkedilmiş bir canın hayatını kurtarın.
BİR KÖPEĞİN VEFASI
Rus köpek Shavi’ye çarpan sürücü onu ölümle baş başa bırakıp kaçtı. Daha sonra Shavi, Nina isimli bir kadın tarafından kurtarıldı. Nina onu tedavi ettirdi hatta ona sıcak bir yuva buldu. Fakat daha sonra Shavi, Nina'yı çok şaşırtan bir şey yaptı...
Ama Shavi yeni evinden kaçtı ve sırf kurtarıcı meleği Nina’nın yanında olmak için tam 320 kilometre yol yürüdü!
Geçen sene Rusya’nın çetin kışında kendisine çarpan araba yüzünden sokakta tek başına mücadele veren Shavi’nin kaza sonucu iki bacağı da kırılmış ve vücudu yara bere içindeydi. Neredeyse ölecekken iki kişi onu buldu. Bir veterinere götürdü ve sahiplendirdi.
İşte o iki kişiden biri de Nina’ydı. Shavi, ameliyattan sonra gözünü açtığında ilk Nina’yı gördü ve sanki ona şükran duyar gibi elini yaladı. Daha sonra Shavi’yle ilgilendi ve sonunda ona 320 km uzakta şehir dışında bir ev sahibi buldu.
Shavi yeni evine geleli sadece birkaç gün içinde evden kaçtı. Yeni sahipleri çok paniklediler ama onu bulamadılar. Aradan 2 hafta geçti… Nina yolda yürürken, arkadan bacaklarına bir köpeğin dolandığını fark etti. Bu Shavi’ydi! Nina gözyaşlarını tutamadı. Shavi de Nina’nın kucağına atladı. Nina aralarındaki bu özel sevgiyi şöyle anlatıyor: “Çoğu insan köpeklerin gülüp, ağlayabileceklerinin, duyguları olduğunun farkına varmazlar. Ya da bu gerçeği görmek istemezler”
http://www.hurriyet.com.tr/kopekten-insanliga-vefa-dersi-40019618
EGZAMA DERKEN EGZAMA OLDUM :)
Sürekli sizlerden sorular geliyor, tavşanım kaşınıyor, yarası var, döküntüsü var, tüyü dökülüyor ben de teşhis koymadan mantar, egzama veya uyuz olabilir deyip kısa sürede veterinere gitmenizi söylerken aynı belirtileri yaşamaya başladım. İki ayrı doktora gittim ve sonuç; egzama, stres yüzünden olmuş. Şu an tavşanlarınız gibi kaşınıyorum. İyi yanı bulaşıcı değil, 1 aylık ilaç tedavisine başladım, ayrıca sedef çıkmasından çok korkuyordum, egzama olmasına sevindim diyebilirim. Şu an zavallı egzamalı tavşanları daha iyi anlıyorum. Kabuklanmalar, kaşıntı bunlarla uğraşmak çok zor, tavşancıklar ne yapsın :(
26 Kasım 2015 Perşembe
CEVAP: SN. AHSEN ZEYNEP NARMAN
Merhaba TAVŞAN SAĞLIĞI VE SSS başlıklı bölümde yorum yeri kalmadığından sorunuz gözükmüyordu o yüzden ana sayfaya aldım. Öncelikle ben teşekkür ederim. Allah bağışlasın :) İşte ondan sonra da veterinerler bana kızıyor neden bize bilgisiz dediniz diye.. Bol bol atların yediği uzun kuru samandan yedirin ki bağırsaklarından en iyi böyle itilir. Bol su içmesine özen gösterin. Yavruları olmadığından psikolojik bir travma geçirmiş olup bunu yapabilir. Tavşanlar kötü giden şeyi ortadan kaldırmayı severler. Bazen bu kendi hasta veya aşırı zayıf yavruları olabilir, ayak altındaki oyuncakları olabilir. Aslında çok düzenli hayvanlardır, çarşafı, samanları, talaşları nasıl düzelttiklerini bilirsiniz.
25 Kasım 2015 Çarşamba
22 Kasım 2015 Pazar
DIESEL DE ÖLDÜRÜLDÜ..
Bu haberi ne görmek ne de yazmak kolay değil. Bir hayvan sever için belki de katlanılması en zor şey insanlar yüzünden acı çeken ya da ölen hayvanları görmektir. Diesel'in ölüm haberi, Paris saldırılarıyla ilgili bütün tartışmaların ötesinde, üstünde bir durum.
Paris saldırılarıyla ilgili dünyanın büyük bir bölümü hassasiyet gösterse de, geçen 1 hafta içerisinde yaşanan ölümlere "oh olsun" diyebilecek kadar ve hatta hayatını kaybedenler için yapılan bir saygı duruşunu sabote edecek kadar insan yaşamına duyarsız kişilerle dolu bir dünyada yaşadığımızı üzülerek gördük. Masum insanların yaşama hakkına saygı göstermeyen birinden hayvan sevgisi beslemesini beklemek belki hayalperestlik olur ama belki bir ortak nokta yakalamak mümkün olur diye umuyoruz...
Fransız polis teşkilatında eğitim görmüş bir köpekti Diesel. Madalyalı, başarılı ve zeki bir hayvandı. Fransa'da yaşıyor olması onu Fransız yapmaz. Çünkü köpeklerin ne milleti vardır, ne de dini... Onlar bu dünyada sadece içgüdüsel olarak kendi bölgelerini ve yavrularını korumak, beslemek, üremek için varlar. İnsan sevgisine sevgi, ilgisine de sadakatle karşılık vermek dışında bir suçları da yok. İnsanları ilgilendiren hesaplaşmalar uğruna hiçbirine zarar verme hakkımız da bu sebeple yok. Bir köpek için nedir IŞİD, ya da nedir terör?
Fransa'nın hatta bütün Fransızların bu saldırılardan zarar görmesi sizin için bir "oh olsun" sebebi olabilir. Fransa ektiğini biçiyor da diyebilirsiniz. Hatta Fransa'nın yüzyıllardır emperyalizmle dünyayı sömürgeleştiren ülkelerden biri olması itibariyle bunu hak ettiğini de düşünebilirsiniz. Doğru ya da yanlış gerçekten önemi yok istediğinizi düşünebilirsiniz ancak bütün bu kafalardaki sebep sonuç ilişkileri sadece ve sadece insanların tarih boyunca devletler üzerinden yaptıkları çatışmalar, savaşlar üzerine kurulu.
Bir köpek için devlet nedir? Ülkeler arası sınırlar nedir? Terör nedir? Emperyalizm nedir? Kölelik nedir? Sömürgeleşme nedir? Ortadoğu nedir bir köpek için? Petrol nedir? IŞİD nedir? Bir köpeğin bütün bu dünyanın çarpık düzeni içerisinde suçu nedir? Bir grup teröristin bombalar patlatıp, kurşun yağdırdığı sokaklarda ölmeyi hak edecek ne yapmış olabilir bir köpek? Paris'te ölen masum insanlar için düşünceleriniz farklı olabilir ancak Diesel ne bir insandı, ne bir Fransız ne bir Hristiyan... O kendisine yemek veren, eğiten ve onu seven insanların yanında durduğu için öldü, daha doğrusu öldürüldü. Saint-Denis'teki saldırılarda o da zalimlerin hedefi oldu.
Birileri hala masum hayatların kaybı için "Oh olsun" derken, bütün dünyadaki köpek sahipleri, Diesel için #JeSuisChien ve #JeSuisDiesel hashtagleri ile paylaşımlar yapıyor ve kahraman köpeği saygıyla anıyorlar. Sizler için o paylaşımlardan bazılarını derledik...
Gönlünüz el veriyorsa statlardaki saygı duruşlarını sabote edin, sosyal medyada küfürler yağdırın, hatta şükürler edip sokaklarda kutlamalar yapın. Dünyayı biz insanlar bu hale getirdik, bütün bu katliamlardan sonra hangimiz masumuz ve hangimiz cennete gideceğiz blinmez. Ama bütün köpekler masumdur ve hepsi de cennete gider. Hoşçakal Diesel...
http://www.radikal.com.tr/radikalist/butun-kopekler-cennete-gider-1475988/
21 Kasım 2015 Cumartesi
SONUNDA İYİ BİR KARAR; PITBULL'UN SAHİBİNE 12.547 TL CEZA!!!
Samsun’da “pitbull terrier” cinsi köpeği ile sokak kedileri ile köpeklere zarar verdiği fotoğrafları sosyal medyada paylaşan 18 yaşındaki G.S.’ye rekor ceza geldi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 11. Bölge Müdürlüğü G.S.’ye 12 bin 547 lira idari para cezası kesti.
Samsun’da G.S. isimli genç kızın sosyal medya hesabında pitbull terrier cinsi köpeğinin kedi ve köpeklere zarar verdiği fotoğrafları yayınlamasına rekor cezageldi. Yapılan ihbarlar üzerine harekete geçen Orman ve Su İşleri Bakanlığı 11. Bölge Müdürlüğü, polis ekipleri ile birlikte yürüttüğü çalışma sonucunda genç kıza ulaştı ve köpeğine el koydu. El konulan köpek, Samsun Büyükşehir Belediyesi Geçici Bakımevi'ne teslim edilerek koruma altına alındı. G.S.’ye bir daha hayvan bulunduramaması cezası da verildi.
http://www.hurriyet.com.tr/kedi-ve-kopeklere-pitbulllu-iskenceye-rekor-ceza-40016855
Tawşi der ki; Sonunda iyi bir ceza, hakimden Allah razı olsun ama bu kız hapse de girmelidir!
20 Kasım 2015 Cuma
MUHTEŞEM KATLİAM!!!
+18
1) Vay be padişahın aslanı varmış biz de getirtelim (Dubai'deki görgüsüz zenginlerden olanlar.)
2) Aslanı ne güzel kesiyor ben de yarın bir ava çıkayım canım çekti birkaç geyik, domuz vururum ( Ya da azcık parası olan devletin yarattığı av katliam ihalesindeki zavallı ayılara başvurur!!!)
3) Ben de evime bir doldurulmuş hayvan alayım hatta ben öldürüp ben doldurtayım..
4) Köpeğim, kedim ölünce ben de doldurtayım, vazonun yanına koyarım.
5) Hemen Güney Afrika'ya gidip aslan avı safarisine çıkacağım.
6) Çocuğu hafta sonu hayvanat bahçesine, sirke götüreyim de aslanları tanısın. (Hayvanat bahçeleri birer hapishanedir!)
7) Aynısını bir sokak hayvanında mı denesem...
gibi dolu sapkınca düşünceye sahip insan vardır. Bu dizinin senaristi de bu sapkın fikirli insanların ekmeğine böylece yağ sürmüş oldu.
ALO RTÜK: 444 1 178
http://www.rtuk.org.tr/#
İMZALA: VİETNAM NOEL'İ KÖPEK KATLİAMIYLA KUTLAMASIN!
+18
Bir imza herşeyi değiştirebilir! Noel hızla yaklaşıyor ve Vietnam Katolikleri bu özel tatile köpek etinden oluşan bir şölen (!) ile hazırlanıyor. Tahminlere göre bu yılki Noel kutlamaları için gerçekleştirilecek köpek eti ticareti zirve yapacak.
Kutsal sayılan bu kutlamalarda sayısız köpek, öğle ve akşam yemeklerinde tabakları süslemek üzere can verecek. Doğum, ölümle kutsanacak. Köpek eti tüketimi Vietnam’da çok yaygın. Özellikle ülkenin kuzey kısmında köpek eti satılan birçok restorana rastlamak mümkün.
Asya Köpek Koruma İttifakı verilerine göre 2014 yılında Vietnam’da 5 milyona yakın köpek, eti için katledildi. Associated Press’in Ekim 2009’da yayınladığı rapora göre ise Hanoi’de en hızlı büyüyen ekonominin köpek eti ticareti olduğu nitelendirildi. 20 kilogramlık bir köpek etinin yaklaşık 100 dolara –Vietnamlı bir işçinin yaklaşık bir aylık maaşı– alıcı bulması bu ticaretin yaygınlaşmasındaki en büyük rollerden birisi.
Vietnam’da köpek etinin şans getirdiğine inanılıyor. Aynı zamanda erkeklerde libidoyu arttırdığı da düşünülüyor. Soğuk zamanlarda kan akışını hızlandırdığı ve şifa sağladığı da dile getirilenler arasında. Belli ritüeller eşliğinde tüketilen köpek eti, halk arasında iyi bir protein kaynağı olarak nitelendirilerek sıklıkla tüketiliyor. En çok tüketiminse Noel kutlamalarında olduğu belirtiliyor.
Bunun dışında faydalı olduğu düşünülerek Vietnam’da kedi eti de tüketiliyor. Astıma iyi geldiği ve cinsel gücü arttırdığı düşünülmekle beraberkedi eti gizli servis ediliyor, çünkü kedi kesmenin Vietnam’da ağır bir yaptırımı mevcut.
Vietnam’da yenilen köpeklerin yemeğe hazırlanışı da oldukça acımasız yöntemlere sahip. Demir çubuklarla köpeklerin kafalarına vurularak ölmeleri sağlanıyor. Bir köpek can vermek için 10 ila 12 darbeye kadar maruz kalabiliyor. Kafatası kırılan köpekler acılı bir şekilde yaşama gözlerini yumuyor. Boğazları kesilerek veya göğsünden bıçaklanarak da öldürülen köpeklere de rastlamak mümkün. Bunun dışında ise en acımasız yöntem diri diri yakılarak öldürülen köpekler. Bu şekilde tütsülendiği dile getiriliyor.
Dünyanın her yerinde farklı türden fakat kendi benliklerine sahip canlılar; festivaller, kutlamalar, dini ritüeller ve besin kaynağı amacıyla öldürülüyor ve insan faydası için zorla alıkonuluyor. Canlılar yalnızca öldürülmekle kalmayıp aynı zamanda türlü işkencelere ve acılara da maruz bırakılıyor. Her bir ayrı beden yaşama gözlerini insan tahakkümünde açıp, aynı insan eliyle de kapatıyor.
İnsanın diğer canlılar üzerindeki bu acımasız tutumu, kendi arasındaki şiddet eğilimlerinin asıl kaynağıdır. Diğer türlere yönelttiği şiddet, dönüp, dolaşıp kendine uzanıyor. Huzur ve mutluluktan söz ediyorsak, devrime tabaklarımızdan başlamak, adımların en vicdani olanı olacaktır.
Tawşi der ki: Gerçekten bıktım artık, Allah belalarını versin, ne olur imzalayın diyorum, link aşağıda;
https://www.change.org/p/vietnam-noel-i-k%C3%B6pek-katliam%C4%B1yla-kutlamas%C4%B1n?utm_source=action_alert&utm_medium=email&utm_campaign=444622&alert_id=MyYlKcVAqo_cCew4AoMO%2F0aegEc7LNp4uIK2zg0v%2BfyKwbwB8Q77K0%3D
GÜNÜN DOSTU
Ağaçkakan, sansarı gezintiye çıkarmış sanmayın. Sansar tam onu yemek için saldırıya geçince zavallı kuş da havalanıyor, derken ortaya bu beleş turizm manzarası çıkıyor. Yer: İngiltere :)
17 Kasım 2015 Salı
KÖPEĞİ NORMAL DOKTOR TEDAVİ EDEMEZ VE UYUTAMAZ!!
Zonguldak'ın Ereğli İlçesi Devlet Hastanesi’nde ortopedi doktoru Recep Erdoğan, ayağında tümör tespit edilen doktor arkadaşının köpeğini acil servis cerrahi odasında ameliyat etti. Erdoğan, operasyona rağmen birkaç ay yaşayabileceği gerekçesiyle köpeğe ilaç verip hayatına son verdiğini ameliyat fotoğraflarıyla birlikte Facebook’ta paylaştı. Hayvanseverler, köpeğin veteriner müdahalesiyle yaşatılabileceğini söyleyerek tepki gösterdi. Hastane yönetimi de olayla ilgili inceleme başlattı.
Ortopedi doktoru Recep Erdoğan, iddiaya göre doktor arkadaşının ayağında tümör tespit edilen 8 yaşındaki köpeğini ameliyat için hastaneye götürdü. Dr. Recep Erdoğan, acil servis cerrahi odasında köpeği ameliyat etti. Buna rağmen birkaç ay yaşayabileceği gerekçesiyle köpek ilaçla uyutulup hayatına son verildi. Dr. Recep Erdoğan, ameliyat anının fotoğraflarını, köpeğe uyguladığı cerrahi müdahale ve neden hayatına son verdiğiyle ilgili bilgiyi sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta paylaştı. Dr. Recep Erdoğan, notunda 3’üncü kez köpek ameliyatı yaptığını, köpeğin hayatına son vermek zorunda kaldıkları için sahibiyle çok üzüldüklerini belirtti.
Facebook’ta köpeğin fotoğrafını gören hayvanseverler duruma tepki gösterdi. Ereğli Gönülden Hayvansevenler Derneği Başkanı Hülya Karadağ, köpeğe müdahalenin hastanede değil, tam teşekküllü bir veteriner kliniğinde yapılması gerektiğini belirterek, "Olmaması gereken bir şey yaşanmış. Keşke farklı yerlerde daha iyi bir müdahale yapılabilseydi. Belki onun da yaşama şansı olabilirdi. Normalde donanımlı bir veteriner kliniğinde renkli bir filminin çekilip eğer başlangıcındaysa kemoterapi ile daha sağlıklı ömrünü sürdürebilirdi. Sonuç bizi çok üzdü" dedi.
Doktor Recep Erdoğan, tepkiler üzerine köpekle ilgili fotoğraf ve bilgiyi sayfasından kaldırırken, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Mustafa Özkan Gün, konuyla ilgili Ereğli Devlet Hastanesi yönetiminin inceleme başlattığını ve inceleme sonucuna göre gerekenin yapılacağını açıkladı.
http://www.hurriyet.com.tr/hastane-acil-servisinde-kopek-ameliyatina-inceleme-40014857
Tawşi der ki; Bu haberin altında yapılan bir yorum zaten benim düşüncelerimi ifade ediyor;
cherry blossom Hayvanlara yapılan ameliyatlarda yaşına,kanına, kilosuna vs...göre narkoz verilir. Bu kadar basit değil. Bi de bunu paylaşmak hangi akla mantığa sığar? Birileri demiş ki "kanserse doğru olanı yapmış" pardon siz kimsiniz ? Kanserli insanları da veterinerler mi uyutsun? Bu nasıl akıl tutulması ya!
16 Kasım 2015 Pazartesi
KALBİMİ YAKTIN DUKE :(
Duke
Bir insan kendi ateşinin sebebini incelerken bulduğu başka bir habere oturup hüngür hüngür ağlar mı, evet ağlar..
2013 yılında Duke'ün sağ ön bacağında saldırgan bir tümör tespit ediliyor ve bu yüzden bacağı kesiliyor. Köpeğinin acı çekmesini görmek istemeyen sahibi, hayatının en zor kararını alıyor: Duke uyutulacak. Ama uyutulmadan önce muhteşem bir gün yaşayacak. Ve işte, Duke'ün yaşadığı mükemmel son gün:
Haber bu, ben biliyorsunuz ötenaziye karşıyım. Allah'ın verdiği canı biz almamalıyız, biz mi yarattık ki, biz alıyoruz?? Sonra diyorlar ki acı çekmek daha mı iyi? Asıl siz önce o hayvanı uyuttuğunuz için öbür tarafta çekeceğiniz acıyı düşünün, bu bir oyun değil, sen bir canlının hayatına son veriyorsun, belki ölecek dendi ama iyileşecek, belki son nefesine kadar yaşamak istiyor, hiç hayvan ne istiyor düşündün mü? Şöyle düşünün, çok hastasınız, size patronunuz ömür boyu bakıyor ama hastalığınızdan ötürü sizi öldürtmeye karar verdi, kulağa hoş gelmiyor değil mi? Hüzün dolu foto galeriyi inceleyin ve o son karede gözyaşlarınızı tutmayın, sonra da tüylü dostunuza gidip sarılın ve yarın onunla harika bir gün geçirin, en sevdiği yiyeceği verin, en sevdiği yere gidin, en sevdiği oyunu oynayın, işte o fotogaleri;
http://www.hastane.com.tr/kanser-kopegin-uyutulmadan-once-yasadigi-mukemmel-galerisi-sayfa-1.html
KÖPEKLER METRO VE OTOBÜSE BİNEBİLSİN!
Paris metrosu
Tüm dünyada olduğu gibi bir köpek, sahibinin yanında kayışlı tasması ve ağızlığıyla tüm toplu taşıma araçlarına binebilmelidir. Boyutu ne olursa olsun, ister küçük bir fino, ister dev bir Danua olsun.. Ama sahipleri de kurallara uysun. İşte bu yüzden aşağıdaki yazıyı okuyun, adrese gidin ve destekleyin;
Kampanya güncellemesi
Metroda seyahat ile ilgili görüşmeye gitmek için deneyimlerinize ihtiyacım var.
çağıl bay
beyoglu, Türkiye
13 Kas 2015 — Malumunuz 2 senedir change.org kampanyamla (https://goo.gl/z5tIz1) evcil köpeklerimizle metroyla ulaşım hakkı kazanmaya çalışıyoruz. Sonunda bu hafta bir geri dönüş aldık;
İstanbul ulaşımdan bir sorumluyla konuyu tartıştık. Kendileri bir süre önce istasyonlara pilot uygulama olarak taşıma kafesi koymaya başladıklarını ve dilenirse kafeslerin sayısını arttırabileceklerini söyledi. Fakat kafesle taşıma deneyimi yaşayan arkadaşların deneyimleri, geri dönüşleri, kullanmak istemeyenlerin çözümleri (kullanım saati kısıtlaması, vagon kısıtlaması vs gibi ) varsa onları bana iletebilirseniz, ben de önümüzdeki hafta yüzyüze konuşmak üzere yanlarına gidip ortak bir çözüm bulmaya çalışıcam.
cagilbay@yahoo.com'a mail atabilirsiniz. teşekkürler.
İstanbul ulaşımdan bir sorumluyla konuyu tartıştık. Kendileri bir süre önce istasyonlara pilot uygulama olarak taşıma kafesi koymaya başladıklarını ve dilenirse kafeslerin sayısını arttırabileceklerini söyledi. Fakat kafesle taşıma deneyimi yaşayan arkadaşların deneyimleri, geri dönüşleri, kullanmak istemeyenlerin çözümleri (kullanım saati kısıtlaması, vagon kısıtlaması vs gibi ) varsa onları bana iletebilirseniz, ben de önümüzdeki hafta yüzyüze konuşmak üzere yanlarına gidip ortak bir çözüm bulmaya çalışıcam.
cagilbay@yahoo.com'a mail atabilirsiniz. teşekkürler.
https://www.change.org/p/b%C3%BCy%C3%BCk-evcil-k%C3%B6pekler-metro-tramvaylarda-da-seyahat-edebilmeli-ibbbeyazmasa-istanbul-ulasim/u/14174926?tk=FTmGi3cX0W2gsLTT3vihkD0iQR3sUkJRvkyPbVzhoXM&utm_source=petition_update&utm_medium=email
11 Kasım 2015 Çarşamba
KEDİNİN ENGELLEDİĞİ TECAVÜZ
Kedinin engellediği tecavüz girişimine 7.5 yıl hapis
Diyarbakır'da üvey teyzesi 18 yaşındaki H.T.'ye tecavüz etmek isterken, evin kedisinin korkup üzerine atlaması sonucu paniğe kapılan ve genç kadının bağırması üzerine yakalanan 20 yaşındaki S.B. 7.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın iddianamesine göre S.B., 2014 yılının nisan ayında, bir süre önce evlenen üvey teyzesi H.T.'nin evine ziyarete geldi. Üvey teyzesiyle kahvaltı yapan S.B., iddiaya göre bir süre sonra H.T.'ye "Gel yanımda otur. Sana sarılıp bir şeyler anlatmak istiyorum" dedi. H.T.'nin teklifi reddederek başka yere oturması üzerine ısrarını sürdüren S.B., "Öz teyzem değilsin. Bir defa birlikte olabiliriz" diye teklifte bulundu. S.B. kendisinden kaçan üvey teyzesine, "Seninle birlikte olmak istiyorum. Kocan yakışıklı değil, seni hak etmiyor" diyerek saldırmaya başladı. S.B., üvey teyzesinin kıyafetlerini zorla çıkarmaya çalışırken H.T. direndi. İddianamede, boğuşma sırasında korkan kedinin, sanığın üzerine atladığı, mağdurun bundan yararlanarak kaçıp evdeki eşyaları üvey yeğeni S.B.'ye fırlattığı, evin dış kapısını açıp bağırarak yardım istediği, sanığın bu sırada evden dışarı çıktığı yer aldı.
'GERİ DÖNÜP BOĞAZINI SIKTI'
İddianamede, evden çıktıktan bir süre sonra dönen S.B.'nin üvey teyzesi H.T.'nin boğazını sıkarak, "Seninle birlikte olmadan bu evden çıkmam" dediği öne sürüldü. H.T.'nin polisi araması ve komşuların gelmesi üzerine sanığın kaçtığı kaydedilen iddianamede, hastaneye sevk edilen kadının bilek, kol ve sırtında yara tespit edildiği, kaçan şüphelinin daha sonra yakalanarak tutuklandığı belirtildi.
SAVCI 'TACİZ' SUÇUNDAN CEZA İSTEDİ
Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir süre tutuklu kalıp tahliye edilen S.B. savunmasında kendisine iftira atıldığını öne sürdü. Esas hakkında görüşünü açıklayan savcı, mağdurun suç tarihinde Türk Ceza Kanunu'na göre çocuk sayıldığını, sanığın onu zorla yatağın üstüne yatırdığını, üzerine abanıp kendi pantolonunu indirdiğini, aynı zamanda da mağdurun üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya çalıştığını belirterek, suçun 'taciz' olarak kabul edilmesini istedi.
'KEDİNİN SALDIRMASI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMAMIŞ'
Mahkeme hakkında 'nitelikli cinsel saldırı' suçundan 15 yıla kada hapis istemiyle yargılanan sanık S.B.'nin, 'cinsel istismar' suçundan 7.5 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti.Mağdur avukatı Deniz Emine Kayar kararı temyiz ettiklerini belirterek, "Savcılık mütalaası bizi hayrete düşürdü. Eylemin nitelikli cinsel saldırı eylemi olduğu açık olmasına rağmen, savcı bunu cinsel taciz olarak değerlendirdi. Biz karara itiraz ettik. Çünkü nitelikli cinsel saldırı eylemi ile basit cinsel saldırı arasında ceza olarak fark var. Orada kedinin sanığa saldırması ve o saldırı sonucunda eylemin gerçekleşmemesi hali mevcuttu. Sanığın gönüllü olarak vazgeçtiği sonucuna varılmış. Kedinin sanığa saldırması göz önünde bulundurulmamış. Bu gönüllü vazgeçme olmaz. Bu yönüyle kararı temyiz ettik."
'GERİ DÖNÜP BOĞAZINI SIKTI'
İddianamede, evden çıktıktan bir süre sonra dönen S.B.'nin üvey teyzesi H.T.'nin boğazını sıkarak, "Seninle birlikte olmadan bu evden çıkmam" dediği öne sürüldü. H.T.'nin polisi araması ve komşuların gelmesi üzerine sanığın kaçtığı kaydedilen iddianamede, hastaneye sevk edilen kadının bilek, kol ve sırtında yara tespit edildiği, kaçan şüphelinin daha sonra yakalanarak tutuklandığı belirtildi.
SAVCI 'TACİZ' SUÇUNDAN CEZA İSTEDİ
Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir süre tutuklu kalıp tahliye edilen S.B. savunmasında kendisine iftira atıldığını öne sürdü. Esas hakkında görüşünü açıklayan savcı, mağdurun suç tarihinde Türk Ceza Kanunu'na göre çocuk sayıldığını, sanığın onu zorla yatağın üstüne yatırdığını, üzerine abanıp kendi pantolonunu indirdiğini, aynı zamanda da mağdurun üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya çalıştığını belirterek, suçun 'taciz' olarak kabul edilmesini istedi.
'KEDİNİN SALDIRMASI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMAMIŞ'
Mahkeme hakkında 'nitelikli cinsel saldırı' suçundan 15 yıla kada hapis istemiyle yargılanan sanık S.B.'nin, 'cinsel istismar' suçundan 7.5 yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti.Mağdur avukatı Deniz Emine Kayar kararı temyiz ettiklerini belirterek, "Savcılık mütalaası bizi hayrete düşürdü. Eylemin nitelikli cinsel saldırı eylemi olduğu açık olmasına rağmen, savcı bunu cinsel taciz olarak değerlendirdi. Biz karara itiraz ettik. Çünkü nitelikli cinsel saldırı eylemi ile basit cinsel saldırı arasında ceza olarak fark var. Orada kedinin sanığa saldırması ve o saldırı sonucunda eylemin gerçekleşmemesi hali mevcuttu. Sanığın gönüllü olarak vazgeçtiği sonucuna varılmış. Kedinin sanığa saldırması göz önünde bulundurulmamış. Bu gönüllü vazgeçme olmaz. Bu yönüyle kararı temyiz ettik."
http://www.hurriyet.com.tr/kedinin-engelledigi-tecavuz-girisimine-7-5-yil-hapis-40012206
HAVALAR SOĞUMADAN SOKAK HAYVANLARINA YARDIM
Havalar daha da soğumadan sokak hayvanları için ne yapabiliriz?
Malumunuz kış geldi kapıya dayandı çok yakında istesek de istemesek de eksi derecelere inen hava sıcaklıkları, çetin hava durumu koşulları sokakları barınılmaz hale getirecek. Çok geç olmadan sokağınızda, mahallenizde yaşayan hayvanlar için bir şeyler yapmak ister misiniz? Sizler için sert geçeceği belli olan bir kış mevsiminden önce yapabileceklerinizi derledik."Ben yapamam" demeyin, bu size atalarınızdan kalan belki de en anlamlı miras olabilir...
Haber: Oktay Volkan Alkaya - oktay.alkaya@radikal.com.tr / Arşivi
Hayvan sevgisi doğuştan gelen bir dürtü mü, sonradan kazanılıyor mu bilmiyorum. Ben doğduğum günden beri hayvanları gerçekten çok seviyorum. Şu var ki, hiçbir hayvan evde bizim yaşam şeklimize adapte edilmemeli görüşündeyim. Evimizin dışında onlar için güvenli bir ortam oluşturmak boynumuzun borcu çünkü onların doğal yaşam alanlarını talan edip, beton binalar dikiyoruz. Karşılığında onlara ne veriyoruz? İtilip kakılıyorlar, kovalanıyorlar, arabalarımız can güvenliklerini tehdit ediyor. Bizim onlardan korktuğumuzdan daha çok onlar bizlerden korkuyor. Rodos da işte o gariban hayvanlardan biriydi. Sokakta bulduğumuzda, tek başına, muhtemelen yetim kalmış ve korku içindeydi. Onu evimize aldık ve yaklaşık dört ay boyunca harika bir gelişim sergiledi.
Rodos'un tırnaklarını hiç kesmedik, dışarıdaki hayata uyum sağlaması için onu güçlendirdik cesaretlendirdik. Korunaklı bir sitede oturuyoruz ve apartmanların kediler için oldukça elverişli bahçeleri var. Bu yüzden Rodos'u rahatlıkla bahçedeki doğal yaşam alanına alıştırabildik. İlk günler biraz sıkıntılı olsa da, ağaçlara özgürce tırmanıp yerde eşelenmenin tadını aldıktan sonra hayatın tadına varmış gibiydi.
Yaklaşık bir sene sonra Rodos hamile kaldı ve onun hamilelik süresince yine evimizde ağırladık. Hatta kapalı balkonumuzu ona ve yavrularına tahsis ettik desek yeridir. Rodos ve yavruları geçtiğimiz kışı korunaklı bir balkonda geçirdiler ve baharın gelişiyle birlikte doğaya geri döndüler.
Rodos ve yavruları apartman ahalisi için de bir nevi pilot proje görevi gördü. Komşularımızın hemen hepsi onları benimsedi ve beslediler. Hatta iki yavrunun bakımını tamamen üstlenen bir komşumuz da var. Rodos'un ardından apartman bahçemizi bir nevi "kurtarılmış bölge" olarak gören pek çok kediye yardımcı olmaya başladık. Geçtiğimiz aylarda Bıdık adını verdiğimiz bir anne kedi iki yavrusuyla bahçenin yeni sakinleri oldular. Ancak onların gelişiyle şu gerçekle yüzleştik; her kış sokaktaki bütün kedilere evimizi tahsis etmemiz mümkün değildi.
Kediler sıcak ortamı seven hayvanlar ve onlar için kara kış ölümcül olabiliyor. Özellikle yavrular için yoğun kar yağışı büyük bir sorun. Biz de kedilerimiz için neler yapabileceğimizi düşündük. İlk aklımıza gelen kediler için bir barınak yapmak oldu. Ama sonra böyle bir hizmeti devletten bekleyebilir miyiz diye düşündük... Öncelikle sizin de böyle bir şey yapmaya niyetiniz varsa vakit kaybetmeden yapmanız gerekeni söylemiş olalım, bağlı olduğunuz ilçe belediyesine en kısa sürede ulaşın. Belediyeler bu konuda özellikle son yıllarda çok yardımcı oluyorlar. Biz bağlı olduğumuz Üsküdar Belediyesi'ne başvuruda bulunduk. Belediyenin bu konuda hazırladığı oldukça kullanışlı bir başvuru ekranı var.
Her Belediye'de farklı bir başvuru yöntemi olabilir. Üsküdar Belediyesi "Şefkat Projesi Kedi Evleri" olarak bir başlık açmış ve talepleri buradan alıyor. Neden bu konuda acele etmeniz gerektiğine gelecek olursak, belediyeler bu talepleri belirli zaman aralıklarında değerlendiriyorlar. Yani öyle istediğiniz anda evinize teslim edilmesi gibi bir durum yok. 23 Ekim'de yaptığımız başvuru için henüz daha ne kadarlık bir sonuçlandırma süresi beklemek durumunda olduğumuzu belediyedeki yetkililer de söyleyemiyorlar. Muhtemelen önümüzdeki 1 yada 2 ay içerisinde kedilerimizin barınağı gelmiş olacak ve aşağıdakine benzeyecek.
Peki ya kedilerimizin yeni evi gelene kadar kar yağarsa? Hava şartları kötüleşirse? Belediye yetiştiremedi diye hayvancıkları yüz üstü mü bırakacağız? Elbette ki hayır. Her şeyi devletten beklememek lazım. Sırf kediler değil, köpekler için de yapabileceğiniz çok şeyler var. Tek ihtiyacınız olan, kollarınızı sıvamak!
Onların birkaç günlük fırtına boyunca soğuktan korunmasını ve hayatta kalmasını sağlayacak olan minik yuvalar yapabilir, kapınızın önüne ya da evinizin yakınlarındaki parklara koyabilirsiniz. HaykodepTv Hayvan Koruma Departmanı’nın hazırladığı videoda, sokak hayvanları için rüzgar ve soğuktan koruyan barınak kutuları yapmanın pratik yolları anlatılıyor. İşte sokak hayvanları için 5 adımda barınak hazırlamanın yolları:
1. Gerekli malzemeleri toplayın
En yakın nalbura koşun! En az 3 tane izocam foamboard, orta boyda karton kutu, güçlendirilmiş bant, koli bandı, falçata alın. Evde cetvel ve türevi bir şey yoksa, onu da bir kırtasiyeden alabilirsiniz.
2. Kutuyu katlayın ve bir kenara kaldırın
3. Kutunun ölçülerini alın, elinizdeki foamborad’ları kesmeye başlayın
4. Parçaları kutunun üzerine koli bandıyla yapıştırın
5. Kenarlardan güçlendirilmiş bantla geçin
Sokak hayvanları için su ve soğuk geçirmeyen barınağınız böylece hazır!
Peki ya kuşlar? Kuşlar da sert kış aylarında baharı göremeden ölebiliyorlar. Neden? Evleri olan ağaçları kesip apartmanlar diktiğimiz için. Kesilen her ağaç başına onlara bir ev vermek sizin borcunuz. En azından oturduğunuz apartmanın bir zamanlar üstünde yükseldiği arazide bulunan ağaçların bedelini ödemek sizin sorumluluğunuz. Bugün kartondan ya da ahşaptan yapılmış minik kuş evlerini bulmak çok kolay. Evde yapmakla uğraşmanıza bile gerek yok. Alın bir kaç tane kuş evi, evinizin etrafındaki ağaçlara ya da güvenlikli bölgelere asın. Elbet bir sığınan olacaktır.
Bu sadece bir sorumluluk değil. Bir miras. Osmanlı İmparatorluğu'ndan bize kalan tek şey mehter marşı değil. Hemen hemen bütün Osmanlı mimarisi eserlerinin gizli bir köşesinde belki de hiç fark etmediğiniz özenle yapılmış, şaheser niteliğinde kuş evlerini görebilirsiniz. Büyük bir düşüncenin en güzel örneklerinden olan bu kuş evleri, atalarımızdan bize kalan en değerli miraslardan biri. Onların gösterdiği bu zerafeti devam ettirmek görevimizse, ne duruyorsunuz o zaman?
Osmanlı'da 19. yüzyıla kadar yapımına devam edilen bu sevimli kuş evlerinin amacı; uçsuz bucaksız göklerde özgürce kanat çırpan, ama bir o kadar da yalnız ve korumasız olan kuşlara barınak sağlamaktı. Bina yapmak için kesilen ağaçların bir nevi kefaretiydi bu incelikli sanat eserleri. Keşke şimdi hunharca dikilen AVM'lerin Rezidansların duvarlarında da aynı inceliği görebilsek... Ama o zerafeti göstermek bir kenara dursun, zavallı kuşlar pencere kenarlarına konamasın diye onların canına zarar verebilecek teller, dikenler örmekten geri kalmıyoruz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)