"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

9 Ağustos 2012 Perşembe

ÇİN TAVŞAN HİKAYELERİ



         Tavşan, sevimli bir hayvandır. Bu sevimli hayvan, Çinlilerin 12 yılda bir dönüşüm oluşturan burç sisteminde yer alıyor.
         Eski çağlarda Çinliler, günün her iki saatini bir hayvanla ifade ediyorlardı. Bu gelenek, daha sonraki yıllarda da uygulandı. Buna göre her hayvan, bir yılı temsil ediyor. Toplam 12 hayvanın yer aldığı bu sistemde her 12 yıl bir dönüşümü tamamlıyor. Bu hayvanlar sırasıyla fare, boğa, kaplan, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, horoz, köpek ve domuzdur. 2011 yılı, Tavşan Yılı. Çinliler 3 Şubat günü Tavşan Yılı'nın başlangıcını kutladılar. Çince'de tavşana "Yeşim taşı tavşan" anlamındaki "yutu" da deniyor. Niye mi? Şimdi anlatacağım hikâyelerde nedenini bulacaksınız. * İlk hikâyeye göre, 3 ölümsüz 3 masum yaşlının taklidini yapmış. Üç ölümsüzün her biri ayrı ayrı bir tilki, bir maymun ve bir tavşandan yemek dilemiş. Tilki ve maymun kendi yemeğini vermiş, yemeği olmayan tavşan ise çaresiz kalmış. Tavşan, "Benim etimi yeyin" diyerek, kendisini ateşe vermiş ve pişirmiş. Bundan çok duygulanan 3 ölümsüz, tavşanı Ay'daki saraya göndermiş. Böylece tavşan da ölümsüz olmuş. * İkinci hikâyeye göre, çok eskilerde bir ölümsüz erkek tavşanla bir ölümsüz dişi tavşan varmış. Karı koca iki ölümsüz tavşanın 4 kızlarından her biri birbirinden tatlıdır. Bir gün Gök Tanrısı Yuhuang baba tavşanı sarayına çağırmış. Emri alan baba tavşan karısı ve kızlarından ayrılmak istememesine rağmen, bulutlara basarak Gök Sarayı'na gitmiş. Baba tavşan, Gök Sarayı'nın güney kapısına gelince cennetteki generallerin eşlik ettiği ölümsüz Chang'e'yı görmüş. Neler olduğuna merak eden baba tavşan yanındaki bir ölümsüze sormuş. Baba tavşan Chang'e'nın masum olduğunu savunarak haline acımış. Baba tavşan, Chang'e'nın Ay Sarayı'na tek başına kapatıldığını düşününce, Chang'e adına çok üzülmüş. Birden aklına kendi 4 kızı gelince, baba tavşan eve dönmüş. Baba tavşan eve gelince Chang'e'nın yaşadıklarını anlatmış ve 4 kızından birini Chang'e'nın yanına göndereceğini söylemiş. Anne tavşan Chang'e'ya merhamet duymasına rağmen, kendi kızlarından birini göndermeye razı değilmiş. Ayrıca, 4 kız da anne babalarından ayrılmak istememiş ve çok ağlamışlar. Baba tavşan ise "Eğer tek başına bir yere kapatılan kişi ben olsaydım, bana eşlik etmeye gelir miydiniz? Chang'e yerküredeki halkı kurtarmak için acı çekti. Ona merhamet etmeyecek miyiz? Kızlar, sadece kendimizi düşünmemeliyiz" diye seslenmiş. Bu sözleri duyan 4 kız tavşan, gitmeye hazır olduklarını belirtmişler. Baba tavşan ve anne tavşan gözyaşlarını tutarak gülümsemiş ve en küçük kızları Ay'a göndermişler. * Üçüncü hikâye, Taoizm'le ilgili bir hikâyedir. Buna göre, Ay'da bir tavşan varmış. Vücudu üzerindeki tüyleri bembeyaz, sanki yeşim taşı gibiymiş. Bu nedenle tavşana "yeşim taşı tavşan" anlamındaki "yutu" ismi de verilmiş. Yutu her gün yeşim taşından bir çubukla ilaç ezermiş. Bu tür ilacı yiyen kimse ölümsüz olabilirmiş. Zamanla, Yutu, Ay'ın bir başka ismi oldu. Eski Çin'de şairler şiirlerinde Yutu'yu Ay'ın simgesi olarak tasvir ederdi. Eski romanlarda da aynı şekilde Yutu kelimesi kullanılmıştı. Yutu'nun ilaç ezmesiyle ilgili hikâye, Houyi ve Chang'e ile ilgili bir hikâyeden kaynaklanıyor. Houyi ve Chang'e, gökten yerküreye gönderilmiş. Yalnızlık çeken bir insanın hayatını yaşamak istemeyen Chang'e, gizlice ölümsüzlük ilacını içip, Ay'a kaçmış, Ay'da çirkin bir kara kurbağasına dönüşmüş, daha sonra da her gün ölümsüzlük ilacını ezme cezasına çarptırılmış. Günler, yıllar geçmiş, Chang'e Ay'da ilaç ezerek yalnızlığı yaşamış. Chang'e niye Yutu olmuş? Araştırmalara göre, Yutu kaplanın eski Chu Hanedanı'nda kullanılan lehçedeki seslenişiymiş. İlkel zamanlarda Chu'lular, kaplana ibadet edermiş, dağ ve yer ile nehirleri kaplan kelimesiyle isimlendirirler, saygıyla ibadet ettikleri ölümsüzleri de Kaplan Tanrısı olarak adlandırırlarmış. Ay Tanrısı da Kaplan Tanrısı olarak kabul edilirmiş. Ay Tanrısı yerel lehçede Yutu olarak seslendirilirmiş. Chang'e Ay'a giderek Ay Tanrısı olduktan sonra, Chu'luların yüreklerinde Kaplan Tanrısı olmuş. Bunun sonucu Chang'e, doğal olarak Yutu olmuş. İlaç ezen ise yeşim taşı tavşanı olmuş. * Bilindiği gibi, Ay Takvimi'ne göre, sekizinci ayın onbeşinci gününde Çinliler, Ay Bayramı'nı (Güz Ortası Bayramı olarak da biliniyor) kutlar. Ay Bayramı, Bahar ve Duanwu bayramlarıyla birlikte Çin'in en uzun geçmişe sahip olan ve en çok milli özellik taşıyan üç geleneksel bayramından biridir. Ay Bayramıyla ilgili hikâyede yine Yutu'nun yeri var. Çok eskiden bir zamanda gökte 10 Güneş görülür, ormanlar, ekinler yanar, nehirler kurur ve kavurucu güneş altında kalan insanlar ölür... Houyi, güçlü bir kahramandır. Halka yardım etmek isteyen Houyi, Kunlun Dağı'nın tepesine çıkıp okla güneşlerden 9'unu düşürür, son Güneş'e her gün tam zamanında gökyüzünde görünerek insanlara iyilik yapması emrini verir. Houyi, yaptığı iyilikten dolayı halkın sevgisini kazanır, sonra Chang'e adlı güzel bir kızla evlenir. Houyi avcılık yapmanın dışında tüm zamanını karısı Chang'e ile geçirir. Bu arada Houyi'nin kahramanlık hikâyesini duyan çok sayıda genç Houyi'nin yanına gelip okçuluk öğrenmek ister, bu gençler arasında Pengmeng adlı kötü niyetli birisi de vardır. Bir gün Houyi, Kunlun Dağı'nda Gök Tanrıçası'yla karşılaşır ve ölümsüzlük ilacı ister. Bu ilacı kullananın vücudu hemen hafifler ve göğe, yani cennete gidebilir. Gök Tanrıçası Houyi'ye bir doz ilaç verir. Karısını yalnız bırakamayan Houyi, sonra ilacı karısına verir ve saklamasını ister. Bunu öğrenen Pengmeng ilacı çalıp cennete gitmek ister. Üç gün sonra Houyi avlanmaya gider, Pengmeng ise hasta olduğunu söyler ve kalır. Houyi gidince Pengmeng hemen kılıcıyla tehdit ederek Chang'e'yı ilacı vermeye zorlar. İlacı vermek istemeyen ancak Pengmeng'le mücadele edecek güçte olmayan Chang'e ilacı ağzına atar. Chang'e hemen pencereden göğe uçar. Houyi'yi çok seven Chang'e, yerküreye en yakın Ay'a yerleşir. Akşam üzeri Houyi eve gelince olayı öğrenir. Şok olan ve kızan Houyi, Pengmeng'i yakalayıp öldürmek ister, ancak Pengmeng artık kaçmıştır. Çaresiz kalan Houyi, gece göğe bakarak karısının ismini haykırır. O anda Houyi, Ay'ın pırıl pırıl parladığını, Ay'daki bir figürün karısı Chang'e'ya çok benzediğini görür. Ay'a doğru koşan Houyi, ne kadar koşarsa koşsun Ay'a yaklaşamadığını fark eder. Çaresiz kalan Houyi, her gün karısını özler, sonra karısının sevdiği bahçede bir masa hazırlayıp, üstüne Chang'e'nın en sevdiği tatlı ve meyveleri koyar, Ay'daki Chang'e'yı anar. Yerel halk, Chang'e'nın cennetteki Ay'a yerleştiğini öğrenince de Ay ışığında tatlı ve meyve dolu bir masa hazırlayıp, iyi kalpli Chang'e'dan mutluluk ve huzurluk diler. O zamandan sonra Ay Bayramı'nda Ay'a tapma geleneği yaygınlaştı. *
Güz Ortası Bayramı'yla ilgili bir başka hikâyede, Ay'daki ölümsüz Wu Gang'ın yeri var.
Ay'daki Guanghan Sarayı önündeki Çin tarçın ağacı çok fazla büyür. Ağacın yüksekliği 500 Zhang (bir Zhang 3.3 metreye eşittir) üzerindedir. Ağacın altında biri her günü ağacı kesmeye çalışır, ancak kestiği yer hemen kapanır. Ağaç, binlerce yıldır kesilip kapanır. Ağacı kesmeye çalışanın ismi Wu Gang. Wu Gang Han Hanedanı'nda yaşayan bir insan. Wu Gang bir ölümsüz tarafından göğe çıkartılır, ancak hata yapınca Ay'a gönderilir, her gün ağacı kesmesi istenir. * Çin milletinin 5 bin yıllık tarihinde biriken deyimler, bugün Çinlilerin günlük yaşamında hâlâ kullanılıyor. Tavşan Yılı'nda tavşanla ilgili deyimlerin kaynağı ve arkasındaki tarihi hikâyeyi öğrenmek insana keyif verir. Şimdi bunlardan birkaçını tanıtacağız. Kurnaz Tavşanın üç mağarası vardır. Bu deyim, Savaşan Devletler'in Stratejileri adlı eserde geçmektedir. Qi Hanedanı'nda vezir Meng Changjun'un evinde Feng Nuan adında bir beleşçi varmış. Feng çok akıllı birisiymiş ve Meng tarafından çok beğenilirmiş. Bir gün Feng Nuan, Meng Changjun tarafından alacakları toplamaya gönderilmiş. Feng Nuan, ayrılırken Meng Changjun'e sormuş: "Borçları tahsil edince ne alacağım?" Meng Changjun ise hiç tereddütsüz yanıt vermiş: "Bende en eksik görürsen, onu al." Feng Nuan alacakları toplayacağı yere gelince borçluların hepsinin yoksul köylüler olduğunu fark etmiş. Hemen borçlarının silindiğini ilân etmiş. Feng Nuan, Meng Changjun'un evine döndükten sonra, Meng, kendisine neler getirdiğini sormuş. Feng ise "Senin mücevherlerin, atların ve güzel kızların var. Yani her şeyin var. Ben sana sadece 'iyilik' getirdim." Meng Changjun, Feng Nuan'ın açıklamasını dinledikten sonra hiçbir şey dememiş. Daha sonra Meng görevinden alınmış, bu nedenle bir zamanlar borç toplamak için gittiği yerlere gitmiş. Bölge halkı Meng'in gelişini duyunca uzun bir yol katederek Meng'i karşılamaya koşmuş. Ancak o ana kadar Meng, Feng Nuan'ın kendisi için aldığı "iyiliğin" değerine kavramış, Feng Nuan'a teşekkür etmiş. Feng Nuan, ancak 3 mağarası olan kurnaz bir tavşanın ölümden kurtulabileceğini, yatacağı sadece tek bir yeri olan kimsenin yine de kaygılı olması gerektiğini dile getirdi. Bugün insanlar bu deyimi hatırlatarak kendilerini koruma veya karşılık verme yöntemlerinin birden fazla olduğunu anlatır. Ağacın Altında Yabani Tavşanı Beklemek. Bu deyim, Han Fei Zi adlı eserde anlatılıyor. Song Devleti'nde bir köylü bir gün tarlalarını biçerken, bir yabani tavşanın şaşkınlık içinde yanındaki otlardan kaçtığını görmüş. Tavşan tarla kenarındaki bir ağaca çarparak yere düşmüş. Köylü tavşanın yanına gidip baktığında hayvanın öldüğünü görmüş. Köylü çok sevinmiş, çünkü hiç uğraşmadan büyük ve yağlı bir yabani tavşan yakalamış olmuş. Köylü, her gün böyle bir yabani tavşan yakalayabilse, hayat ne kadar rahat olurdu, diye düşünmüş. Köylü, bu düşünceyle artık tarla işleriyle uğraşmaktan vazgeçmiş. Her gün ağacın dibinde yatıp, ikinci ve üçüncü tavşanın gelmesini beklemeye başlamış. Ancak tekrar bir ölü tavşanla karşılaşmamış, tarlaları ise ekinsiz kalmış. Bu deyim, emek harcamadan sonuç elde etmek isteyen kişiyi, tarlalarını ekinsiz hale getiren köylüye benzetir ve herkesin kendi emeğiyle zenginleşmesi çağrısında bulunur. * Şimdi gelelim Tavşan Dede hikâyesine. Çok eski yıllardan birinde, Beijing'de salgın bir hastalık görülmüş. Hemen hemen her ailede bu hastalığa yaklanan varmış. Yakalanan da mutlaka ölürmüş. Ay Tanrısı Chang'e bunu görünce çok üzülmüş ve kendisine eşlik eden Yutu'yu halkı tedavi etmeye göndermiş. Yutu önce genç bir kızın taklidini yapmış. Yutu aileden aileye gidip ziyaret etmiş ve çok sayıda insanı tedavi etmiş. İyileşen insanlar Yutu'ya teşekkür etmek için çeşitli hediyeleri göndermiş, fakat Yutu hiçbirini kabul etmemiş. Yutu sadece halktan borç olarak çeşit çeşit elbise almış. Bir yere gelince değişik bir kılıfa giren Yutu bazen yağ satıcısı, bazen bir başka meslekten birinin taklidini yapmış. Daha fazla insan tedavi etmek için Yutu, at, geyik, arslan veya kaplana binip Beijing kentinin içinde ve dışında çok dolaşmış. Salgın hastalığı yok ettikten sonra Yutu Ay'a dönmüş. Beijingliler, Yutu'yu anmak için çeşitli imajlarla toprak heykellerini yarattı. Bundan sonra, Ay Takvimi'ne göre sekizinci ayın onbeşinci gününde tüm aileler, değişik imajı bulunan ve değişik kılıflardaki toprak heykellere tapmaya, Yutu'nun insanlara getirdiği mutluluk için teşekkür etmeye başladı. Ayrıca Yutu'yu "Tavşan Dede" veya "Tavşan Nine" olarak tarif ettiler. * 2011 yılı Tavşan Yılı olduğu için, Çin'deki evcil tavşan satışında büyük artış görüldü. Evcil tavşan alanların çoğu gençler, özellikle üniversite öğrencileri. Evcil tavşan alanlar, bunları genellikle arkadaşlarına veya sevgililerine hediye etti. Tavşan sevimli bir hayvandır. Tavşan yılında doğanların ne gibi özelliği var? Öğrenmek ister misiniz? 1915, 1927, 1939, 1951, 1963, 1975, 1987, 1999 ve 2011 yılında doğanlar, tavşan burcundan insanlardır. Bu burçtan insanlar yumuşak huylu, soğukkanlı, misafirperver, terbiyeli, sevimli, yardımsever ve çok düşüncelidirler. Konuşma kabiliyetlerii yüksek olan bu insanlar, çevrelerinde sevilirler. Sade ve pürüzsüz aşkı seven tavşan burcundaki insanlar, genelde kararsızdırlar. Nasıl buldunuz? Sizce de doğru mu?  (Kaynak: http://turkish.cri.cn/794/2011/03/01/1s131604.htm)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.