"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

29 Temmuz 2012 Pazar

"HAYVAN YEMEK" kitabı






          Asla bir tavşan yiyemem, yemem. Koyun eti sevmem, küçük kuzuların kesilmesine ise karşıyım, çocuk katliamıyla birebir.. Geriye inek, tavuk ve balık kalıyor. Biraz internet videolarını karıştırırsanız yurtdışındaki ineklerin ve tavukların canlı canlı ve bir bütün olarak bıçaklı makinelere çığlıklar eşliğinde, bir bütün olarak nasıl atıldığıı göreceksiniz. Tavuk ve inekler oralara atılmadan neler yaşıyor peki? Tavuklar minnacık kümeslerde, florasanların altında GDO'lu yemlerle kısacık zamanda 4 katı büyüyor, tabi çatlamadan ölenlerin ardından geriye kalanlar.. İneklerin yemlerinin tamamı GDO'lu zaten.. Kır çiçeği yiyen inek mi kaldı? Keşke Türkiye'nin en başarılı gazetecisi Uğur Dündar'ın büyük televizyonlardaki işine son verilmeseydi de bizler için gıda teröristlerini, hayvan istismarlarını biraz daha deşifre etseydi. Kısacası karınca gibi üreyen dünya nüfusuna bu hayvancıklar yetişemiyor. Zalim insanlar da yetiştirmek ve para kazanmak için hem onların hayatlarıyla hem de bizlerin sağlığıyla oynuyorlar. Mesela başta Bursa'daki Has Tavuk gibi, doğan civcivlerin erkekleri ayrılıp çöp konteynırlarında canlı canlı, ciyaklayarak, ezilerek öldürülüyorlar. Çin'de kedi, köpek ve rakunların canlı canlı derileri yüzülüyor, kürkleri yolunuyor, elleri ayakları kesiliyor, neden mi? Biz insanoğluna ucuz deri cüzdan, çanta, mont, ayakkabı, şapka olabilmek için! Allah bu zulmü yapanlara hem bu, hem de diğer dünyada milyon katını yaşatsın diyerek dua ediyorum ve sözü nihayet bu kitaba getiriyorum. Daha okumadım ama bir gazetenin kitap ekindeki uzun yazısını okuduğumda çok etkilendim. Kitabın yazarı, çocukları olduktan sonra oları en sağlıklı nasıl beslerim diye araştırma yapmaya başlıyor ve korkunç gerçeklerle yüzleşiyor, derken bu kitap çıkıyor meydana.. Etin tabağımıza nasıl geldiğini anlatıyor yazar. En kısa sürede alıp okuyacağım, sizlere de tavsiye ediyorum.



Arka Kapak

"Bu kitap hayatınızı değiştirecek."
Time Out

Neden kahvaltıda makarna yemiyoruz? Yemek yerken aldığımız kararları, neye dayanarak alıyoruz? Neden kuzu eti yiyoruz ama köpek eti yemiyoruz?

Köpeklerini seven Fransızlar, bazen atlarını yer.
Atlarını seven İspanyollar, bazen ineklerini yer.
İneklerini seven Hintliler, bazen köpeklerini yer.
Peki ya siz hangi hayvanları seviyor, hangilerini yiyorsunuz?

Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın ile Her Şey Aydınlandı'nın parlak yazarı Jonathan Safran Foer, bu kez tabağımızdaki yemeklerin öyküsünü anlatıyor. Hayvan Yemek, kurgulanamayacak denli dehşetli birtakım gerçeklerin bize sofralarımız kadar yakın olduğunu gösteriyor; insanın marifetlerini, tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Hayvan Yemek, bir vejetaryenlik çağrısı değil, bir uyanış çağrısı... Çatalımızı sapladığımız şeyin "ne" olduğunu, bize "neler olduğunu" görmekten çekinmeyenlere açık bir davet.

Tabaklarınızı ve midelerinizi doldururken bu sayfalarda yazanları göz ardı edemeyeceksiniz.

"Hayvan Yemek'i (eğer bu, uygun bir sözcükse) büyük iştahla okudum."
Alain de Botton


Yazar:Jonathan Safran Foer
Çevirmen:Garo Kargıcı

Sayfa Sayısı: 352
Dili: Türkçe
Yayınevi: Siren Yayınları



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.