"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

3 Şubat 2015 Salı

İSTANBUL VELİEFENDİ HİPODROMU'NDA ŞOK PROTESTO!

 

        Bu sefer bir jokey faul yaptı diye protesto çekilmedi, atlara kırbaç vurulmasın ve özgür bırakılsın diye yapıldı, uzun yorumum yine en altta, işte olay;



İstanbul Veliefendi Hipodromu'nda bugün 4. koşu sırasında piste giren ve Canlı Yaşam Kuşağı adlı gruba üye oldukları iddia edilen 5-6 kişi, üzerinde, "Bakımın karşılığı kırbaç olamaz, para hayvanı esir almaz" yazılı bir pankartla piste girdi.

Sentetik pistteki koşuda safkanlar son 400 metreye girdiği sırada, öğrenci oldukları ve CANLI YAŞAM KUŞAĞI adlı bir gruba üye oldukları iddia edilen 5-6 kişi ellerinde bir pankartla pistin içine girdi. 
Ellerindeki pankartı açan grup üyeleri, hem kendilerinin hem atların ve jokeylerin sağlığını ciddi şekilde riske attı.
Söz konusu kişiler piste girdiği anda, ne olduğunu anlamaya çalışan bazı jokeyler yarışa devam edip etmemekte kararsız kaldı. Yarış sırasında aprantisi Tolgahan Keresteci'yi düşüren ve başıboş kalan Lideray adlı atın protestoculara çarpmaması onlar adına büyük bir şans oldu.
Atların bulundukları yerden geçmelerinden sonra kaçmaya çalışan protestocular, Hipodrom Güvenlik Birimi elemanları tarafından yakalandı.
Yakalanan protestocuların açtıkları pankartta “BAKIMIN KARŞILIĞI KIRBAÇ OLAMAZ, PARA HAYVANI ESİR ALAMAZ" yazdığı ve protestocuların TJK Güvenlik Birimlerince olay yerine gelen Emniyet Mensuplarına teslim edildiği öğrenildi. (yarisdergisi.com)
http://www.hurriyet.com.tr/spor/diger/28106797.asp

Tawşi der ki; "At ayrışları modern toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır." bu sözü söyleyen ulu önderimiz Atatürk'tür, günümüzde artık modern toplum filan kalmadı tabi, at yarışları heyecanlıdır da ama ülkemizde gerektiği gibi yapılmıyor. İyi atlar birer para kasasıdır, tek büyük bir yarışta bir at trilyonlar kazanabiliyor ama bu nasıl ve ne şartlarda? Bazı at sahipleri atını kendi çocuğu gibi sever, ona gereksiz yüklenmez, en çok ayda bir koşturur, biraz hastalansın, pist ve hava şartları kötüleşsin veya çok sert rakipler gelsin atını hemen yarıştan çeker, atların da diğer sporcu insanlar gibi doping yapması yasaktır sonuçta bu bir yarış ama daha doping listesine gelmeden önce at sahibinin atlarıyla ilgilenen veterineri veya seyisi bu ilaçları araştırır ve hemen getirtip ata verirler, at da Hüseyin Bolt gibi koşar. Bu olay farklı ilaçlarla sürekli tekrarlanır, ata sürekli ilaçlar enjekte edilir, içirilir, at her hafta koşup birinci olur, herkes şaşırır, Arap atıysa yarışseverlerce kesin İngiliz denilir ve kısa bir süre sonra at umulmadık bir yarışın ortasında sakatlanır, yarışı bile bitiremez, sonra birden ortadan kaybolur, ya aşıma gider ya da satışa.. Onun artık GDO'lu domatesten bir farkı yoktur, vücudunda kan yerine doping dolaşıyordur. İşte atçılıkta bu yüzden iyi zannedilen atlar uzun yıllar şampiyonluklarını sürdüremez. Geldik diğer kısımlara.. TJK tarafından kanun çıkarılmalıdır, aynı atlar her hafta koşturulmamalıdır, bir koşusundan sonra en az 2-3 hafta dinlenmelidir ama bakıyorsunuz bir at pazartesi koşuyor sonra diğer pazartesi yine aynı at, çok yanlış, tabi ki çatlarlar.. Aprantiler çok bilinçsiz yetişmektedir, örnek vereceksek her apranti daha ilk yarışında attan düşmektedir, ayrıca iyi jokeyler de sürekli düşmektedir. İnanılmaz fauller görülmemektedir, ayrıca bir at ve jokey devrildiği an diğerleri de ona takılıp devrilmektedir, bu  gerçekten şaka gibi çünkü yurtdışı yarışlarına baktığınızda bir at ve jokey devrildiği an diğerleri sağ ve sola aynı anda çok nizami bir şekilde açılırlar ve düşeni geride bırakırlar, kimse kimseye takılmaz. Ata binmek çok iyi öğretilmelidir.  En önemli diğer sorun ise kamçıdır. Son 600'de arada 10 boy fark varken atını döve döve getiren jokey ve aprantileri kınıyorum! Hele geçen gün ABD yarışlarında atına gizlice elektro şok veren jokeyin meslekten menedilmesi gerekmektedir. Toparlarsak, atların da canı vardır, onlar birer yarış arabası değildir, hor görülmemelidirler, sürekli ilaç basılmamalıdırlar, gözünüzü para hırsı değil hayvan sevgisi bürüsün.. 



Halis Karataş ve Turbo


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.