"Ağrım olsa bağıramam, aslan görsem kaçamam, kuyruğu ne de tatlı dersiniz ama avcı vurunca afiyetle yersiniz, çok da üşüdüm, kürkümü geri verseniz.. Tavşanım ben, keşke dostum olsan sen.." (Tawşi)

2 Şubat 2015 Pazartesi

DEMİR TOPUN KAHRAMANI


  
      İlk sahibim beni İstanbul'da ormana bir çöp poşedi içine terketti, beni arabadan fırlattı gitti. Şansım vardı ki bir hayvansever, içinde havasızlıktan öleceğim poşedi kımıldattığımda farketti. O günden sonra hayatım değişti. Adıma blog açıldı, tavşan olmanın kitabı yeniden yazıldı. Bir de mutsuz olmayayım diye bir sevgilim oldu, Milky.. Onu da benim gibi patates alır gibi petshoptan almışlar, veterinerde tüylerini kestirirken veteriner bacağını kırmış, sonra da sahipleri kırık bacaklı tavşanla oğlumuz oynamaz diye veterinere terkedip gitmiş. Allah'tan dostum Milky'nin ilanını bizleri ücretsizce yuvalandıran Petarkadaş'ta görmüş de kızı iyi kurtarmış.  Milky iyileşince kısırlaştırıldı, sonra çaktırmadan kablo kemirdik, İran Kedisi Köpük'ün çim adamını traşladık, elma yuvarladık, çikolata çaldık, kedilerin göz hapsine girdik, şehirlerarası otobüslerde hayvan düşmanlarına inat gizli seyahat ettik, merdivende yukarı aşağı 70 km hızla koştuk, demir topu kızınca dostumun hem bilgisayarına hem de pencereyle kafasına fırlattık, dostum size hergün cevaplar yazarken biz hep yaramazlık peşindeydik. Hadi ben sadece telefon şarjını üçe bölüp, Galatasaray battaniyesini delik deşik ettim ama Milky onun çanta sapını, saç kurutma makinesini ve Macbook mudur nedir üzeri ısırılmış elmalı bir zımbırtısı var işte onun kablosunu kemirmeyecekti (Bilgisayarın üzerindeki elmayı vallahi ben kemirmedim). O nar ayıklama aparatını da kim icat ettiyse ısıracağım, artık çekirdek çalamaz olduk. Bizi de zamanında petshoplardan eşya gibi satın almışlardı ama şunu unutmayın, petshoplardan alınan bizler fazla uzun yaşamayız. Petshop ticareti çok kirli bir ticarettir. Çoğumuz güneş ışığı görmeden yaşamının sonuna kadar bodrum katlarda 3 karış kadar bir kafeste her ay yavru doğurup durur, yavruların 3 aylık olmasını beklemek ne demek, yavrular 25 günlükken annelerinden ayrılır, yemememiz gereken gıdalarla bir an önce büyütülürler, hastalık içinde, bağışıklıkları gelişmeden büyürler çünkü yeterli anne sütü bile içemezler. Sonra siz vitrinde zıplayan yavru, sevimli bir tavşan görürsünüz, sözde onun hayatını kurtarmak için para verip alırsınız. Beni kim yarattı ki hayatımı satın alıyorsun! Ayrıca beni satın alarak iyilik değil, kötülük yapıyorsun, bırak bizi satın alma da şu adamlar iflas etsin, bir daha kimseye hayvan satamaz olsunlar, hayatlarımızla oynamasınlar! Diğer tüm kedi ve köpeklerin hikayeleri de aynı çünkü.. Bir dost istiyorsan önce sokağına bak, yağmurda sırılsıklam olan tekir kediye bak, karda donarak ölen zavallı köpeğe bak.. Bir lokma kuru ekmeğe muhtaç dostlara bak, barınaklara bak, Petarkadaş'a bak.. Tavşanlar bebek gibi derler, çok hassastırlar çok doğru, sevgilim Milky ölünce ben 1 gün bile dayanamadım, kalp krizinden arkasından ben de gittim, onu terketmedim. Ben bu dünyadan göç edeli 5 ay oldu.. Milky olmasaydı ne kadar daha yaşardım bilemezdim ama hayat onunla güzeldi. Bizi de petshoplardan almışlardı, bizi satanlar sadece 3 kuruş için, 100 TL, bilemedin 200 TL için bizim hayatlarımızla oynadılar, biz de diğer petshop hayvanları gibi şimdi toprağın altındayız, 10 yerine sadece 2 yıl yaşayabildik. Dostuma yukarıdan bakıyoruz şimdi de sokak kedileri Tekir ve yavrusu Bekir için koşturuyor. Kıskanıyoruz burada, demir topu atarım vallahi aşağıya..
                                                                                                                  Tawşi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.