Nasıl bir çocukluk geçirdiğiniz önemlidir, çünkü ilerideki kodlarınızı oluşturur. Bu durumda ailelere çok iş düşüyor, çocuklarınızı doğa ile iç içe, hayvan sevgisiyle büyütmelisiniz. Bu tabi ki 20 katlı sitelerde olacak şey değil ama en azından yazın veya haftasonları yapmalısınız. İşte size kendi çocukluğumdan kesitler;
Fatih'te anasınıfına giderken cami avlusundaki güvercinlere yemciden anneannemle kilo ile buğday alıp savururdum,
Çatıdaki yavru kedileri, avludaki yavru köpekleri, avlu bahçesindeki onlarca kediyi annemle her okul çıkışında beslerdik.
İlkokul öğretmenimin bakamadığı muhabbet kuşları Can ile Canan'ı kafese tıkmayı 7 yaşında kabullenemedim, bu kuşları bana verdiğinde Bursa'daki dayımın bahçedeki yüzlerce kuştan oluşan kuşhanesine götürüp saldım. Tabi ki burası da çok iyi değildi ama en azından idare ederdi.
Yazın 90'lı yılların başında komşular yokken İzmir'deki yazlıkların boş bahçelerine eşekler gelirdi, sıpalarını sevmek en büyük keyfimdi, her gece ise yan tarlaya koyun sürüsü gelirdi, onların çanları ve saman hışırtıları ne kadar tatlıydı. Dedemle taze süt almak için yürüyerek bir köye giderdik, yola çıkmadan önce torbalara karpuz, kavun kabukları, ot, sap ne bulursak doldururduk, oradaki danalara ve kuzuları bunlarla beslerdim, sülün yavrularına ve civcivlere mısır atardım. Şimdi ne tarla kaldı, ne süt alınan bir köy, heryer beton, heryer şehirli..
Yazlığımızın yanındaki hendeğin su birikintisi kumla örtülecekti.. Ben durur muyum, oradaki kaplumbağalar ölmesin diye dedemle topladık, sokak lambasının eski cam fanusunu havuz yaptık, taş ve yosunlarla bezedik, dedem hergün ciğer alıp getiriyordu onlara, sonunda da güzel bir kaynak su bulup saldık Ninja Turtles'ları :)
Cunda Adası'nda garsonların itip kaktığı minnacık sarı beyaz renkli yavru kediyi kucaklayıp yazlığımza götürdüm, 5 yaşında ikinci kedim olmuştu Cunda, çok şımarıktı ve yan komşuların şortlu bacaklarına atlayıp her sabah korkutuyor, gülmekten ölüyordum :)
İstinye'de bahçemize yavrulayan sokak köpeğinin 8 siyah yavrusuyla yuvarlanıyordum,
Derken bir ara 57 kedimiz oldu, herkes terkediyordu, barınağa dönmüştük, heryer Ankara kedisi idi, sonra dağıtıp kısırlaştırmaya başladık,
O dönemin belediye başkanıi şimdinin islam yayan kişisi Yusuf Tülin sağolsun biri pointer, biri kahve sokak köpeği olan iki büyük köpeğim Point ve Şımarık'ı bahçemizden alıp zehirletip ormana gömdürmüş! Yapanın da yaptıranın da yatacak yeri yoktur!
Danaları beslemek, kuzularla koşmak, sıpaları sevmek, kedi ve köpeksiz bir an bile geçmemesi, tarlalarda koşturmak, engerek yılanlarının dans edişini izlemek, akşamları baykuş beklemek, yarasadan kaçmak, kaplumbağaları kurtarmak, kırlangıç yuvaları bulmak.. Ben şanslı bir çocuktum. Ailem ise bilinçliydi. Şimdi bakıyorum da bir sokak kedisi gören çocuğuna "Bırak sakın elleme o pis şeye!" diyen anneler dolu tabi onlar anneyse.. Bırakın çocuğunuz doğayla bütünleşsin, biz betondan değil, topraktan geldik.